Kurban ve İbrahimî kulluk





Author: Dr. Hamdullah ÖZTÜRK - min read. - Post Date: 06/14/2024
Clap

Kurban Cenab-ı Hakk'ın emirlerine teslimiyetin en açık göstergesidir. Hz. İbrahim, İsmail ve Hacer'in beraberce fakat ayrı ayrı yaşadıkları imtihanları tam bir sadakatle aşmalarını temsil eder...

 

Hacca gidemeyen müminler tekbirlerle kurbanlarını keserken Mina, hacılarımızı ağırlıyor olacak. “Arafat vakfesi” ile günahlarından arınmış, “Müzdelife” ve “Meşari’l-Harâm”da zevk ettikleri duygularla doyduktan sonra, teslimiyetin Hz. Halilürrahman boyutunu canlandırmaya namzet olmuş, değişik renk ve ırklardan milyonlarca insan aynı duygu ile tekbir getirerek Mina’ya akacak. Hacca gidememiş müminler, tekbirleriyle semayı çınlatıp, hüccâcın, dar mekanda canlandırdığı manayı dünya ölçeğine taşıyacaklar. Ve gökkubbe, kucağını, “İnsanlar içinde haccı ilan et. Gerek yaya olarak gerek yorgun develer üzerinde vadiler aşarak sana gelsinler.” emr–i sübhanîsine, hacıların verdiği “lebbeyk allahümme lebbeyk...” cevabıyla doldurarak, İbrahimî kulların çağrısının, aradan binlerce yıl dahi geçse tesirini kaybetmeyeceğine, kainat çapında, bir kere daha şahitlik edecek.

Nefsimize, “Sakın terk–i edepten...” diyerek Hz. İbrahim Efendimiz’in ihlas, tevekkül ve teslimiyet şahikası hayatının “Mina”daki tezahürünü seyre çalışacağız. Halilurrahman’ın Rabbi’nden niyazımız, ateşin vücudunu yaladığı esnada, “Allah bize yeter. O ne güzel vekildir.” burcunda hayatını sürdüren dostları arasına bizleri de almasıdır.

 

Hz. İbrahim imtihanı başarıyla vermiştir

Hz. İbrahim, küçük bir çocukken annesi Hacer’le birlikte “ekin bitmez bir vadi”ye bıraktığı oğlu İsmail ile alâkalı bir rüya görür. Rüyasında oğlunu kurban etmesi gerektiği kendisine ifade edilmektedir.

Kendi açımızdan olayı değerlendirecek olursak ortada aşılması çok zor bir imtihan bulunmaktadır: Emri yerine getirmek veya oğul sevgisiyle ihmale yönelmek. İkinci şık Hz. İbrahim için muhaldi. O evlat konusunda imtihanı, İsmail’ini bebek yaşta kuş uçmaz kervan geçmez bir mekanda yapayalnız bırakırken vermişti.

İsmail’ini yanına alıp, onu kurban edeceği mekana doğru yürümeye başladı. Bundan sonrasını Kur’an’dan takip edelim:

“Oğlu İsmail kendisi ile yürüyecek yaşa ulaşınca İbrahim ona dedi ki: Oğlum ben rüyamda seni kurban ettiğimi görüyorum. Sen bana ne dersin? İsmail, “Babacığım sen emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın.” dedi.

İkisi de Allah’ın emrine uydular. İbrahim kurban etmek üzere oğlunu yere yatırdı. O sırada biz nida ettik: “Ey İbrahim! Sen rüyanda emrolunana uydun. İyilik yapan ve iyi kullukta bulunanları işte biz böyle mükâfatlandırırız. Muhakkak ki bu apaçık bir imtihandı. Ona oğlu yerine büyük bir kurbanlık koç gönderdik. Daha sonra gelenler arasında ona güzel bir nam nasip ettik. İbrahim’e selam olsun.” (Sâffat sûresi, 37/102-109)

Hac ile başladık, yine oradan bir sahne ile bitirelim. Mina’nın çıkışında, şeytanların taşlandığı mekanın yanı başındaki mescit belki de milyonlarca hacıdan çok azının gözüne ilişecek. Medine’den gelen müminlerin Allah Resûlü’ne (aleyhissalâtu vesselam) gizlice biat ettiği yere yapılan bu mescit bugün bile adeta o gecenin gizliliğini temsil ediyor gibi durmaktadır. Milyonlar yanı başından akıp geçerken o da, ensar soluklu sadâları duyarak terk edilmişliğini giderecek. Ve hacca gidememiş olsa da bulunduğu yerden kurban vesilesiyle Rabb’e samimi duygularla yönelenlerin ne kazandığını ise sadece Allah bilecek.

Author: Dr. Hamdullah ÖZTÜRK - min read. - Post Date: 06/14/2024