Farklı Kültürlerde Değerlerimizi Koruyarak Uyum İçinde Yaşamak





Author: Wise Institute - min read. - Post Date: 11/27/2023
Clap

Asimile olmadan entegre olabilmek, bulunduğumuz yerlerde maddi ve manevi açılardan güçlenebilmek, verimli hale gelebilmek ve tecrübe zenginliklerinden faydalanabilmek için en kolay yol, içinde bulunmaya gayret ettiğimiz sağlıklı çevreyi korumak, genişletmek ve işlevselliğini artırmaktır.

GİRİŞ

Politik baskılar sebebiyle Türkiye'deki Hizmet topluluğu, özellikle güvenliğin daha fazla hissedildiği Batı ülkelerine sığınma ihtiyacı duymuştur. Toplu ve düzensiz bir biçimde gerçekleşen bu göçler, sadece yeni gelenleri değil, ev sahibi ülkelerdeki mevcut Hizmet topluluğunu da etkilemiş, yeni sorunlar ve gelişme alanları yaratmıştır. Sığınanların çoğu, bu ülkelere gelmenin gerektirdiği zihinsel, kültürel, maddi ya da manevi hazırlıkları yeterince yapamadan hızlı kararlar vererek bu ülkelere gelmiştir. Travma deneyimleri, göçün getirdiği zorluklar, geriye bırakılan aile ve arkadaşlar, maddi sıkıntılar, dil engeli, yeni bir çevreye ve mesleğe adapte olma ihtiyacı ve Hizmet topluluğunun içindeki mevcut sorunlar, yeni gelenlerin karşılaştığı engellerden sadece birkaçıdır.

Pek çok şehirde yeni gelenlerin sayısı, uzun süredir yerleşik olanlarının sayısını aşmış ve birçok alanda eşzamanlı olarak yaşanan zorluklar, insan kaynaklarının ve maddi olanakların verimli ve organize bir şekilde kullanılmasını engellemiştir. Ancak, nitelikli insan gücü, toplumsal dayanışma ve tecrübe paylaşımı sayesinde Hizmet topluluğu üyeleri, pek çok zorluğun üstesinden gelmeyi başarmış ve kendi ayakları üzerinde durabilecek duruma gelmiştir. Şimdi karşı karşıya kalınan en büyük mesele ise, yaşanan tüm zorluklara rağmen kendi zihinsel sağlıklarını, kendi ve çocuklarının kültürel ve dini kimliklerini korurken, bulundukları topluma kapalı kalmadan, aktif, saygınlıklarını kaybetmeden ve sistematik bir şekilde nasıl adapte olacaklarıdır.

Bu sıkıntı ve zorluklar, aşağıdaki dört ana tema ve soru çerçevesinde incelenebilir:

  • Travma sonrası toplumsal ve bireysel iyileşme ile sağlıklı psikolojik entegrasyon nasıl sağlanabilir?
  • Kültürel değerler ve kimlik korunurken, topluluğun dokusuna uygun eklemelerle daha kapsayıcı bir kültürel kimlik nasıl oluşturulabilir?
  • Bu entegrasyon sürecinde farklı yaş gruplarına uygun rehberliğin eğitim müfredatı, öncelikleri, prensipleri ve kaynakları neler olmalıdır?
  • Dini kimliğin gelişimi ve korunmasında yoruma açık konular hangi önceliklere ve prensiplere dayanarak ele alınmalı ve ev sahibi kültürün değerleri hangi düzeyde dikkate alınmalıdır?

 

 

TOPLANTI SONUCU

  • Tüm yaklaşımlar ve faaliyetler; temel insan hakları, çoğulculuk ve özgürlük ilkelerini odak noktasına yerleştiren evrensel metinler (Örneğin, Unesco Kültürel Çeşitlilik Evrensel Beyannamesi) ile anlaşılabilecek ve değerlendirilebilecek bir zemini ifade eder. Bu evrensel metinler, İslami temel dini kaynaklarla çelişme arzetmez.
  • Göç edilen ülkelerde kültürel bir travma (asimilasyon) ve geniş çaplı bir kuşak çatışması yaşanmaması için genç nesillere; din, dil, kültür ve tarih bilinci verilmesi gerekmektedir. Ancak, bu bilinci aktarırken, onların mevcut seviyeleri ve çağın ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır.
  • Diyalog, temel bir yaklaşım olmakla birlikte, yeni yerleşim yerlerinde; yasalara ve insani ilişkilere saygı çerçevesinde kültürel, sportif faaliyetler ve sivil etkinliklere katılım teşvik edilmelidir. (Dini günler ve bayramlar; komşuluk, iş arkadaşlığı, aynı coğrafyayı paylaşma ve insani ilişkiler çerçevesinde ele alınmalıdır) Bu, hem yeni kültürel ortamlara uyum hem de kendi kültürümüzü yaşatma ve tanıtma bağlamında son derece önemli bir noktadır.
  • Dini kaynaklarımızın birey ve aile onurunu koruma amaçlı olarak yasakladığı konularda (alkol ve madde kullanımı, LGBTQ..) temel hassasiyetler korunmalıdır. Ancak bu konularda yaşadığımız ülkelerdeki yasal çerçeve ve haklara da saygılı olunmalıdır.
  • Dinin temel prensipleriyle çelişmediği sürece; farklı kültür ve toplumların bilgi ve birikiminden, âdet ve geleneklerinden faydalanılabilir. Ancak bu gelenek ve görenekler, dinin öz hüviyetini bozacak hüküm, yorum ve uygulamalar içermemelidir.
  • Özel ve zorunlu durumlar dışında, bireysel fetvalardan ziyade, alanında uzman ve ehliyetli kişilerden oluşan heyetler tarafından verilen fetvaların takibi daha güvenli bir yol olacaktır. Elbette ehliyet sahibi herkes dini konularda görüş bildirebilir ve fetva verebilir. Ancak günümüz konuları karmaşık ve oldukça kompleks olduğundan bireysel görüşler birçok konuda eksik ve yetersiz kalmaktadır. Bu konuda Hizmet gönüllüleri için şimdilik fıkhi konulardaki sorular için "hikmet.net" web sitesi, helal gıda ile ilgili konular için ise “https://play.google.com/store/apps/details?id=io.halalusa.starter” uygulaması önerilebilir.

Hikmet.net heyeti için imkanlar ölçüsünde, tüm disiplinlerden danışman kadrosu oluşturulmalıdır. Bir konuda fetva verirken, o konuyla ilgili tüm disiplinlerden uzman kişilerin görüşleri ile fetva vermeye çalışılmalıdır. Böylece fetva gerektiren konuların tüm yönleriyle bilgiler toplanmış ve fetva verirken bilgi eksikliğinden kaynaklanan zaaflar ve hatalardan kaçınılmış olacaktır.

  • Din hakkında konuşan, yazan, fikir beyan eden kişiler; mümkün olduğunca toplumda çatışma ve kutuplaşmayı körükleyebilecek anlaşmazlık kapılarını açmamaya dikkat etmelidir. Ciddi bir zaruret olmadıkça, bugüne kadar genel kabul görmüş (icma) ve uygulanagelmiş prensipleri izlemeli, marjinal yaklaşımlar ortaya koyarak toplum vicdanının kabul edemeyeceği bir durum sergilememelidirler. Yeni görüş ve yorumların meşruiyeti mutlaka usul çerçevesinde değerlendirilmelidir. (Bu maddeye bazı katılımcılar muhalefet şerhi koydu.)
  • Din tamamlanmıştır ve helal ile haram bellidir. Ancak, şartlardan kaynaklanan problemli durumlar helal ve haram konusunda kişileri zorlayabilir. Bu zorluklara irşad ve tebliğin tedriciliği ile “zaruretin mahzurlu şeyleri mübah kılması” üzerinden çözüm üretilebilir. Her iki çözüm yolu da problemi yaşayan kişilerin durumunu bilmeyi gerektirdiği için mümkünse her bölgede, değilse olanaklar ölçüsünde fıkıh grubu ile iletişim halinde, öğrenmeye ve kendini geliştirmeye açık ilahiyat uzmanlarının belirlenmesi gerekmektedir. Bu ihtiyaçların karşılanabilmesi için dini vakıfların temsilcileri ile ehliyetli veya kendini yenilemeye açık ilahiyatçıların HİKMET.NET ekibi ile görüş alışverişi içinde olması ve ortak seminerler yapılması önemlidir.
  • Bütün hizmet gönüllülerine hem sosyal-duygusal öğrenme konularında hem de genel eğitim ve kültür düzeylerini yükseltme konusunda destek sağlanmalıdır. (Empati kültürü, pozitiflik, iletişim becerileri, sorumluluk duygusu ve duygu eğitimi, dil öğrenim becerilerini yükseltme, mesleki tanıtım fuarları düzenleme, kurumsallaşma bilinçlerini geliştirme, mesleki kariyer planlaması, iş tecrübesi olmayan genç girişimcilere öncülük etme, evlilik öncesi bilgilendirme, hizmet içi sohbet, rehberlik ve yardım faaliyetlerine katılma, gelinen ülkelerin sosyal yardım derneklerine üyelik vb. konularda).
  • Entegrasyondan maksat; farklı kültürel, toplumsal ve psikolojik dokulara sahip göçmenlerin ev sahibi toplumla ortak değerlerde bütünleşebilmesidir. Entegrasyon, yaşanan ülkenin dilini konuşmak veya iş bulmanın ötesinde yeni insanlarla tanışmak, network oluşturmak, yerel kültüre uyum sağlamak, kendini yaşadığı ülkeye yabancı hissetmemek, güven vermek ve güvende olmak ve bütün bunları asimile olmadan yapabilmektir.
  • Zorunlu göç ve ilticanın yol açtığı sorunlar; Hizmet toplumu üyeleri son birkaç yılda özellikle Batı ülkelerine yüksek sayıda, düzensiz, kaçış ve iltica şeklinde sığınmışlardır. Gelen kişilerin ekseriyeti bu ülkelere gelmenin zihinsel, kültürel, maddi ya da manevi hazırlığını yeteri kadar yapamadan ani kararlarla gelmiştir. Bu nedenle birçok psikolojik ve sosyo-kültürel sorun yaşamış ve yaşamaktadır.
  • Zorunlu bir ‘yerinden edilme’ olarak ifade edilebilen göç sonucunda;

1. Mekan, aidiyet, suçlanma, dışlanma, varoluşuna saldırı, benlik ve itibar saygınlığının değersizleşmesi ve sosyal networkün yitimi.

2. Göç zorlukları.

3. Geride bıraktıkları aile üyeleri ve dava arkadaşları.

4. Maddi imkansızlıklar.

5. Dil bariyeri.

6. Yeni çevre ve meslek edinme ihtiyacı.

7. Hizmet toplumu içinde yaşanan problemler gibi çok yönlü psikolojik ve asimetrik travma olarak adlandırabileceğimiz ciddi zorluklar yaşanmıştır. Bu çok yönlü psikolojik olgu, yeni yöntemler, bakış açıları ve kavramsal yaklaşımlar gerektirmektedir. Problemlerin çözümünde yalnızca dini telkinler ve hizmet içi diyaloglar ile sınırlı kalınmamalıdır. Aksi halde, çözüm çabaları bu vakaları daha da karmaşık hale getirebilmektedir.

8. Yaşanan sıkıntıların, karmaşanın yarattığı ümitsizliğe karşı sistematik ve zamana yayılan bir yaklaşımın baştan kabul edilmesi gerekmektedir. Aceleci ve yüzeysel çözümlerle hızlı sonuçlar elde etme hedeflenmemelidir.

9. Toplumu entegre etmeye yönelik çalışmalarda; net ve herkesin referans gösterebileceği, hedef olarak benimseyebileceği kriterlerin (checklistlerin) olması hem gelişimin takibi, hem de herkese aynı şekilde uygulanabilecek hedeflerin var olması, gelişmenin ölçülebilmesi ve sahada çalışanlara bir istikamet gösterilmesi açısından zorunludur. (Bu kriterler farklı yaş aralıklarına göre revize edilmeli ve önceliklerin değişebileceği unutulmamalıdır).

10. Bu toplumsal entegrasyonun takibi açısından;

a. Bir entegrasyon ünitesinin oluşturulması (toplantısı, web sitesi, bütçesi vb. olan),

b. Her ülke/eyalet için bir “case manager/vak’a sorumlusu” atanması,

c. Bahsi geçen checklistlere ait kaynakların lokal kurumlarda kullanıma sunulması,

d. Sorumlulara gerekli bilgi ve danışmanlık becerilerinin kazandırılması,

e. Gönüllü misafir ailelerin (host family) tespiti (Bu uygulama halihazırda mevcut. Ancak en yüksek başarıya ulaşmak için takip ve tecrübe paylaşımına ihtiyaç var.)

f. Eğitim kitapçıklarının oluşturulması,

g. Diğer dini ve kültürel grupların kaynaklarından ve tecrübelerinden faydalanılması ve onlarla da tecrübe paylaşımı yapılması gerekmektedir.

Rehberlik Alanıyla İlgili Yapılabilecekler ve Seminer Konuları:

Asimilasyonla İlgili:

  1. İnanç dünyamızı etkileyen unsurların tespiti ve bunların çözüm yolları (Ateizm, Deizm, Darwinizm gibi yaygın akımların yanında diğer dinler ve dini tecrübeler ile kurulan temastan kaynaklanan itikadî sorunlar vb.).
  2. Ahlaki meselelere ait sorunların tespiti ve bunların çözüm yolları (yalan, iftira, saygısız tutumlar, genel âdâb-ı muâşeret kurallarına aykırılık, dini ve milli örfümüzle çelişen farklı ahlaki tercihler vb.).
  3. Aşırı bireyselci tutumların ve aşırı özgüven patlamalarının yol açabileceği sorunlar (yalnızlık, çevreye uyumsuzluk, sosyal dünyaya katılım, dayanışma ve paylaşım sorunları vb.).
  4. Haram ve helaller konusunda gevşeklik ve umarsızlık (yeme-içme, kişisel ilişkiler, kötü alışkanlıklar, LGBQ+ vb. sorunlar).
  5. Yeni neslin asimilasyonunu engellemek için hizmetin temel değerlerinin de aktarılması (diğergâmlık, cömertlik, fedakârlık, gönüllülük, herkese gönlünde bir yer açma ve tüm farklılıklara saygı temelinde bir arada yaşayabilme vb.).
  6. Hizmet içi rehberlik, eğitim, diyalog ve kültürel faaliyetlere katılımı sağlama.

Entegrasyonla İlgili:

  1. Gidilen beldelerin eğitim sistemlerinin hizmet gönüllülerine tanıtılması (Öğrencinin öne çıkan özelliklerine, becerilerine göre sınıfta, okulda, şehirde, ulusal ve uluslararası alanlarda katılabileceği imkanları tanıtmak ve bunlarla ilgili hedefler belirlemek),
  2. Yeni gelenlere, bölümlerine uygun bire bir kariyer planlaması yapmanın öneminin anlatılması (Seviyeye göre mesleki eğitim ve kariyer testleri yapılması, mezuniyet sonrası hayata hazırlık seminerleri düzenlenmesi vb.),
  3. Öğrencilerin okul dışı eğitim, kültür ve sosyal faaliyetlere katılımının sağlanıp teşvik edilmesi (sevdiği bir kulüp ve yetenekli olduğu alanda sosyal grup çalışmasına teşvik gibi).
  4. Asimilasyon ve entegrasyon konularında yaşanabilecek olumsuzlukları aşabilmek ve olumsuz etkileri mümkün olduğunca azaltabilmek için aşağıda teklif edilen maddelerin hayata geçirilmesi önemlidir;
  5. Acilen ABD’de olduğu gibi entegrasyon konuları ile ilgi bir komisyon kurulması ve sorumlularının belirlenmesi,
  6. Komisyon tarafından yıllık seminer, sohbet, yetiştirme programları düzenlenmesi,
  7. Farklı ülkelerdeki asimilasyon ve entegrasyon komisyon başkanlarının yılda birkaç kez tecrübe paylaşımı toplantısı yapması.

Sonuç olarak: Asimile olmadan entegre olabilmek, bulunduğumuz yerlerde maddi ve manevi açılardan güçlenebilmek, verimli hale gelebilmek ve tecrübe zenginliklerinden faydalanabilmek için en kolay yol, içinde bulunmaya gayret ettiğimiz sağlıklı çevreyi korumak, genişletmek ve işlevselliğini artırmaktır.

Entegrasyon konusunda ciddi sorunlar yaşanmış olsa da genel olarak ümit verici bir performansımız olduğunu söyleyebiliriz. İçinde yaşadığımız ülkelerin beklentileriyle uyumlu, düzenli ve sosyal hayata katılım düzeyimiz -yapılan araştırmalara göre- diğer göçmen topluluklarla mukayese edildiğinde daha başarılı bir seviyede seyrettiği gözlemleniyor. Ancak asimilasyonun etki alanlarının daraltılması için daha fazla çaba sarf etmeliyiz. Aynı dini ve kültürel kimliğe sahip olsalar bile, göçmenlerin ev sahibi kültüre katılımları farklı seviyelerde gerçekleşmektedir. Bunun temel nedenlerinden birisi, insana saygıya, ortak değerlere ve problemlere, önceliklere vurgu yapan kapsayıcı bir din yorumu yerine; kutuplaştırıcı, korkutucu, ötekileştirici ve dini/kültürel kimliği sadece ritüellere indirgeyici metin ve pratikleri önceleyen yorumlardır.

Hizmet hareketi, daha başından beri İslami temel değerlerle uyumlu; insani ortak değerlere vurgu yapan, herkesi kendi konumunda kabullenen, diyaloga, katılıma, dayanışma ve yardımlaşmaya açık, hoşgörülü bir dini yorumu benimsemiştir. Bu kapsayıcı, katılımcı, paylaşımcı ve saygılı üslubunu korudukça hem entegrasyon sorunlarını aşmada daha hızlı yol alabilecek hem de dinler ve kültürler arası ilişkilerde daha başarılı bir performans sergileyecektir.

PSİKOLOJİ AÇISINDAN

Konunun psikolojik yönlerini şu şekilde özetlemek mümkündür:

  1. Psikolojik entegrasyon farklı kültürel, toplumsal ve psikolojik dokulara sahip göçmenlerin ev sahibi toplumla ortak değerlerde bütünleşebilmeleridir. Entegrasyon yaşanan ülkenin dilini konuşmak veya iş bulmanın ötesinde yeni insanlarla tanışmak, network oluşturmak, yerel kültüre uyum sağlamak, kendini oraya ait hissetmek, güven vermek ve güvende olmak ve bütün bunları asimile olmadan yapabilmektir.
  2. Gönüllü yer değiştirmeye (hicret, eğitim, ticaret) mukabil zorunlu göç kişilerde farklı psikolojik tesirler oluşturur. Dolayısıyla ilkinin oluşturduğu zorluklar ile ikincisinin oluşturduğu zorluklar farklı metot, anlayış ve yaklaşım gerektirmektedir.
  3. Bu bireyler ‘çok yönlü-asimetrik travma’ diyebileceğimiz, birçok farklı alanda aynı anda yaşanan zorluklara (Zorunlu bir ‘yerinden edilme’ olarak ifade edilebilen göç sonucunda mekan, aidiyet, suçlanma, dışlanma, varoluşuna saldırı, benlik saygınlığının değersizleşmesi, itibar, saygınlık, imtiyaz, sosyal networkün yitimi) maruz kalmışlardır. Birbirinden bağımsız travmalardan sadece birini çözmekle diğerleri çözülmediği için, bu durum bazı bireylerde girift bir psikolojik rahatsızlığa dönüşmüştür.
  4. İndirgemeci bakış açılarıyla ele alınamayacak bu çok yönlü psikolojik olgu yeni yöntem, bakış açıları ve kavramsal yaklaşımlar gerektirmektedir.
  5. Ayrıca giriftliğin bireylerde oluşturduğu ümitsizliğe karşı sistematik ve zamana yayılan bir yaklaşımın gerekli olduğu baştan kabul edilmeli ve aceleci pansuman tedavilerle hızlı sonuçlara ulaşma hedeflenmemelidir. Basit, aceleci ve indirgemeci yaklaşımların durumu daha kronik hale getirebileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
  6. Toplumu entegre etmeye yönelik çalışmalarda elde net ve herkesin referans göstereceği, hedef olarak benimseyebileceği kriterler (checklistler) olması hem gelişimin takibi, hem herkese aynı şekilde tatbik edilebilen hedeflerin olması hem de gelişmenin ölçülebilmesi ve sahada çalışanlara bir istikamet gösterilmesi açısından zaruridir.
  7. Bu kriterler farklı yaş aralıklarına göre revize edilmeli ve önceliklerin değişeceği unutulmamalıdır.
  8. Toplumsal entegrasyonun takibi açısından:
    1. Bir entegrasyon ünitesinin oluşturulması (düzenli toplantısı, heyeti, web sitesi, bütçesi vb. olan),
    2. Her ülke/bölge/şehirde bir vaka takip sorumlusunun (Case Manager) tayini,
    3. Bahsi geçen listelere (check-list) ait kaynakların lokal kurumlarda istifadeye sunulması,
    4. Sorumlulara gerekli bilgi ve danışmanlık becerilerinin kazandırılması,
    5. Gönüllü misafir ailelerin (host family) tespiti,
    6. Eğitim kitapçıklarının oluşturulması,
    7. Diğer dini ve kültürel grupların kaynaklarından ve tecrübelerinden istifade edilmesi ve onlarla da tecrübe paylaşımı yapılması gerekmektedir.
  9. Temel ihtiyaçlarını gördükten sonra bireylerin daha geniş toplum içine girerek kültürel alışverişte bulunması entegrasyonunu, öğrenme hızını, özgüvenini artıracak ve gelmeden önce maruz kaldığı travmalardan zihnen uzaklaşmasını sağlayacaktır. Kişinin ilgi alanına göre kültürler ya da dinler arası etkileşim, yemek, müzik, spor gibi aktivite grupları bu kişilerin otantik ilişkiler kurmasında etkili olacaktır. Özellikle kurumsal çapta yapılan diyalog faaliyetleri ve kültürel aktiviteler bu tür çalışmalara cesaret edemeyenler için toplumsal teşvik oluşturacaktır. Bu noktada dinler ve kültürler arası çalışmalara ayrılan zaman, bütçe ve enerji kendi toplumumuzu rehabilite etmesi yönüyle bir lüks değil zaruret olarak görülmeli, sadece gündem geçiştirmeden ziyade kişilerin yerel toplumla otantik ilişkiler kurmasını hedefleyen bir içerikle bu programlar tekrar ele alınmalıdır.
  10. Çok kültürlü bir ülkede fertlerin kendi kültürlerini paylaşan mahallelerde toplanmaları (bir nevi gettolaşma) ve çocuklarına kültürel ve dini kimlik kazandırma gayretleri oldukça doğaldır. Bu içe kapanma şu semptomlar görüldüğünde bir probleme dönüşmeye başlamıştır:
    1. Ev sahibi kültüre yönelik negatif bakışın artması ve grup üyeleri arasında rahatça paylaşılması,
    2. Artık hybrid bir kültüre sahip ikinci nesil çocuklara aşırı korumacı, müdahaleci ve milliyetçi/ırkçı bir tavırla yaklaşılması,
    3. Proaktif kültürel alışverişin yerini defans modunda ve tek taraflı bir ilişkinin alması.
  11. Bu tür tutumların görülmeye başlandığı yerlerde ikinci nesil gençlerin tepkilerini görmek açısından anket çalışmasında şu soruya verdikleri cevapları incelemek bize bir fikir verecektir:

Farklı bir kültür ortamında çocuğunuzu büyütmek durumunda kalsaydınız, ailenize kıyasla, farklı neler yapardınız? Verilen cevapları görmek için: https://drive.google.com/file/d/0BzjxepGg5j7lcEk1YUxxRllNRjg/view?resourcekey=0-xpSZnpxlza6a7GWQJFCw9A

  1. İnsanlar aynı dini ve kültürel kimliği taşımalarına rağmen (örneğin Amerikalı Müslümanlar) yorum farklılıklarından dolayı farklı seviyelerde ev sahibi kültürün içine girebilmekte ya da onu sahiplenebilmektedir. İnsana saygıya, ortak değerlere/problemlere ve önceliklere vurgu yapan kucaklayıcı bir din yorumu yerine kutuplaştırıcı, korkutucu, ötekileştirici ve dini/kültürel kimliği şekli ritüellere indirgeyici metin ve pratikleri önceleyen yorumlar fertlerin farklı kültürlerle etkileşime geçmelerini engelleyip kendi mahallelerine kapanmalarına sebep olmaktadır. Özellikle dinler ve kültürler arası ilişkileri ve ortak çalışmaları önceleyen dini yorumlar kişilerin kendi dini ve kültürel kimlikleri ile çelişmeden içinde yaşadıkları topluma entegre olmalarında önemli bir rol oynamaktadır.
  2. Hizmet toplumunun içinden çıktığı Türkiye toplumu bazen ırkçılığa ve taassuba varan ölçüde milliyetçilik ve muhafazakarlık eğilimleri göstermektedir. Bu eğilimlerin tesirlerinin Hizmet toplumu bireylerinde de olabileceği hesaba katılmalı ve entegrasyona mani olabilecek bu tür taassup ve ırkçılık vb. belirtiler gözden kaçırılmamalıdır.
  3. Farklı dini ve kültürel grupların Batı toplumlarına entegre olma tecrübesi bizim için kıymetli bir kaynaktır. “Ameri̇kan Yahudi̇ Tecrübesi̇ - Hizmet Toplumu Amerikan Yahudi Tecrübesinden Neler Öğrenebilir?” çalışması Amerikan Yahudi tecrübesi, tarihi, yaşadıkları zorluklar ve cevabi tedbirleri farklı demografik verilerle ele almaktadır. Bu tecrübedeki birkaç anahtar tutum şu şekilde sıralanabilir:
    1. İç Muhasebe Kültürü,
    2. Muhalif görüşlere karşı tolerans,
    3. İnsana ve eğitime yatırım,
    4. Lokal kültüre adapte olma kabiliyetlerini geliştirme,
    5. İçinde yaşadıkları lokal topluma katkı,
    6. Başarılı kurumsallaşma.
  4. Son 6-7 yılda yaşanan travmalar özellikle çocuklarda ve gençlerde olumsuz çocukluk deneyimleri (ACE’s Adverse Childhood Experiences) meydana getirmiş ve bu tecrübeler uzun vadeli fiziksel, ruhsal, zihinsel ve duygusal yaralar oluşturmuştur. Bu yaralar çocukların entegre olma, özgüven, birine güvenme, sağlıklı ilişkiler geliştirme, karar verme becerileri gibi birçok fonksiyonunu etkileyecek ve travmaların etkileri farklı semptomlar şeklinde tezahür edecektir.

Bunların farkında olarak uzun vadeli tedbirler alınması, çocukların psikolojik dayanıklılığının (resilience) artırılması, toplumda farkındalık oluşturulması, sohbet ve eğitim müfredatlarına bu konuların eklenmesi elzemdir.

  1. Çocukların erken yaşlarda anne-babayla yaşadıkları duygusal ilişkilerin kalitesi, sürekliliği ve güvenilirlik seviyesi anne-baba şahsında başka insanlarla olan ilişki kalitesini (bağlanma şekilleri) de etkilemektedir. Özellikle bu süreçte yaşanan boşanmalar, psikolojik zorluklar, çocukların ihmali vb. durumlar bu tür zorluklara erken yaşta maruz kalmış çocukların uzun vadeli insan ilişkilerini ve topluma entegre olabilme becerilerini de etkileyecektir. Bu mahrumiyetlerin ve oluşan yaraların öncelikle farkında olmak daha sonra da uzman psikologların rehberliğinde henüz kalıcı hale gelmeden tedbirler almak gerekmektedir.
  2. Bu noktada duyarlı, çocuğu dinleyebilen, cesaretlendiren, gerektiğinde kuralları esnetebilen, sınırlar koymayı ihmal etmeyen, kendine ebeveyn olarak güvenen, çocuğa karşı ilgili ve sıcak yaklaşımlar geliştirip, onun bağımsızlığını ve kendi sorumluluklarını alabilme yönünü teşvik eden, demokratik ebeveynlik stili daha faydalı olacaktır.
  3. Kültürel, dini ve bireysel olarak sahip olduğumuz fonksiyonel başa çıkabilme becerileri entegre olmayı pozitif yönde etkileyen unsurlar arasındadır. Ayrıca yeni geldiğimiz kültüre sunduğumuz mesleki beceriler, bildiğimiz yabancı dil ve kültürler, sahip olduğumuz orijinal fikirler, projeler ve bakış açıları, değer inşa eden kültürel ve dini pratikler ve yapıcı yaklaşımlar bizi toplum ve birey olarak aranan kıymetli kişiler haline getirmektedir. Dolayısıyla “Getirdiğimiz beceriler ev sahibi kültürün ihtiyaçlarına cevap veriyor mu, problemlerini çözüyor mu, kangren olmuş yaralarını tedavi de yeni bakış açıları sunuyor mu?” sorusuna verdiğimiz cevap toplumsal sermaye ve potansiyelin de göstergesidir.
  4. Bireylerin entegre olmalarını olumsuz yönde etkileyen bazı genel faktörleri şu şekilde sıralamak mümkündür:
    1. Sürekli bir işe sahip olamamak ve eğitim konusundaki sorunlar,
    2. Dil bariyeri,
    3. Yasal statüsünün henüz oluşmamasından kaynaklanan problemler,
    4. İnanç ve kültürel farklılıklara aşırı vurgu yapılarak, evrensel değerler ve görgü kuralları vasıtasıyla yerel toplumla köprüler kurmada gösterilen ihmaller,
    5. Yerel toplumda mevcut olan ayrımcılık,
    6. Hükümet politikalarının göçmenlerin kabul ve aidiyet duygularını desteklememesi veya sınırlandırması.
  5. Farklı faktörler bireylerin olumlu ya da olumsuz entegrasyon hikayesini etkilemektedir. Birkaç vaka örneklendirmesi ve bunlardan kısa film ve hikaye derlemeleri durumu daha açık hale getirecektir.
  6. Toplumumuzun entegrasyonla ilgili bahsi geçen konularda düzenli ve uzun vadeli eğitilmesi gerekmektedir. Bu eğitimin haftalık sohbetlerin, kampların, seminerlerin ve eğitim müfredatlarının kalıcı bir parçası haline getirilmesi uzun vadeli değişim için gereklidir. Ayrıca hem sorumlu rehberleri hem de aileleri eğitmeye yönelik atölye çalışmaları, sertifika programları ve master eğitimi teşvik edilmeli ve konu sadece sorumlu rehberlere bırakılmadan ailelerin de aktif katılımı sağlanmalıdır. Örnek olarak şu konular işlenebilir:
    1. Aile seminerleri,
    2. Karı-koca olabilmek,
    3. Problem çözme becerileri,
    4. Kişiliğimizi tanıma,
    5. Ergen psikolojisi,
    6. Entegrasyon eğitimi,
    7. Stres yönetimi,
    8. Çocuk yetiştirme.

 

 

EĞİTİM AÇISINDAN

Konunun Eğitime bakan yönlerini şu şekilde özetlemek mümkündür:

  1. Mecburen ülkesini terk etmek zorunda kalanların yaşamış olduğu travmatik durumları kontrol altına alabilmek ve göç edilen ülkelerde topluma katılımı hızlandırabilmek için eğitim programları ve seminerler düzenlenmelidir. Bu programların etkili olabilmesi için,
    1. Yıllık tablolu uygulama takviminin hazırlanması, (Kim, kimlere, ne zaman ve hangi konuda eğitim/seminer verecek?)
    2. Eğitim/seminer konularının ve eğitimcilerin belirlenmesi,
    3. Eğitim/seminer alacakların uygun bir şekilde gruplandırılması,
    4. Yapılacak sunumların-sohbetlerin öncelikli konularını netleştirmesi,
    5. Sohbet konularının seminer konularını destekleyecek şekilde seçilmesi, sohbet yapan hocaların öncelikle entegrasyon semineri almış olması…
  2. Travma kişilere göre farklı şekil ve seviyelerde tezahür etmektedir. Yabancı bir kültüre katılımdan kaynaklanan zorluklar travmamın şiddetini arttırabilmektedir. Psikolojik desteğin yanında verilecek eğitim/seminerler Türkiye’de yaşananların etkisini izale ve göç edilen ülkelerden kaynaklanan durumları aşabilmeyi kolaylaştırmak üzere iki kategoriye ayrılmalıdır.
  3. Türkiye’de yaşananların tesirini azaltmaya yönelik eğitim/seminerlerde şu konulara öncelik verilmelidir:
  4. Aşağılık Kompleksi (Inferiority Complex)
  5. Kimlik Çatışması (Identity Crisis)
  6. Güvenlik duygusu (Safety Feeling)
  7. Kurban psikolojisi (Victim psychology)
  8. Toplumsal yargılama (Community Shaming)
  9. Yeni kültüre uyum ihtiyacından kaynaklı stresler (Core Stressors for Newcomers)
  10. Sosyal izolasyon ve ayrımcılık (Social isolation and discrimination)
  11. Sosyal davranış bozuklukları (Social behavioral disorders)
  12. Göç edilen ülkelerdeki zorlukları aşmaya yönelik eğitim/seminerlerde şu konulara öncelik verilebilir:
  13. Aidiyet duygusu (Sense of belonging)
  14. Güvenli Kaynak & Danışmanlık servisi (Safe Resources & counselling services)
  15. Network Ağı (Network system)
  16. Bilinçaltı Çalışmaları (Subconscious)
  17. Rehberlerin eğitimi (Training for Guidance)
  18. Pozitif ebeveynlik ve iletişim yöntemleri (Positive parenting and improving communication skills)
  19. Travmatize etmeden helal-haram meselesinin anlatımı (Halal and haram education without traumatizing)
  20. Kötü alışkanlıklardan korunma (Protection from bad habits)

 

Sohbet konuları entegrasyonu eğitim ve seminerlerini destekleyecek şekilde iki ana başlık altında toplanabilir:

I. İnanç, ibadet ve ahlaki konular:

  1. İnanç esaslarımızın makuliyeti, ibadetlerin fayda ve hikmetleri (Kur’an’ın Allah kelamı olması ve olduğu gibi korunarak bugüne ulaştığının ispatlı olarak anlatılması. Sünnetin tespiti ve rivayet usullerinin sağlamlığı, buna rağmen var olan problemlerin ele alınmasından oluşan müşkilü’l-hadis ve muhtelifu’l-hadis gibi ilimlerin ortaya çıkması. Kur’an, sünnet ve siyer konularının günümüzün ihtiyaçlarına yönelik olarak anlatılması. Ateizm, Deizm, Darwinizm konuları…)
  2. Ahlaki meselelerin, dinin hedefinin yüksek ahlaki seviyeye ulaştırmak olduğu ve ahlaklı ve faziletli olmanın entegre olmaya çalıştığımız toplumlarda saygı uyandıracağı, en azından tepkileri azaltacağı vurgulanarak anlatılması (Doğruluk, şefkat, merhamet, yalandan kaçınmanın zarureti; ferdiyet, bireysellik ve özgüvenin bencillik, kibir ve egoistlikten farklı oluşu…)
  3. Haram ve helaller konusu (Yiyeceklerde, sosyal ilişkiler, kötü alışkanlıklar, cinsel eğitim, LGBTQ+ vb..)

II. Hizmetin misyonu ve temel değerleri

  1. Hizmet tarihi ve öncüleri,
  2. Hizmetin temel değerleri eğitimi,
  3. Gaye-i hayal,
  4. Diyalog kültürü,
  5. Diğergâmlık,
  6. Cömertlik ve fedakârlık,
  7. Süreli yayınlar,
  8. Dua ve Evrad-u Ezkar,
  9. Gece ibadeti,
  10. Aktif rehberlik anlayışı ve vazife şuuru kazandırma,
  11. Hizmetpedia’daki kavramların işlenmesi…

Aşağıdaki başlıklar, yaşadığı ülkeye daha önceden yerleşmiş kimselerle birlikle, özellikle son dönemlerde yurt dışına çıkmak zorunda kalan aileler ve çocukları dikkate alınarak belirlenmiştir. Bu başlıklarla ilgili konuların planlaması ve verimli uygulanabilmesi okul-aile-çevre işbirliği gerektirmektedir. Aşağıdaki bazı başlıklar anasınıfı seviyesinden lise sona kadar her öğrenci için, seviyesine ve durumuna göre, ihtiyaçlar dikkate alınarak planlanabilir. Alt başlıklar, planlama yaparken fikir vermesi ve planlama önceliği olan maddelere dikkat çekmek için yazılmıştır.

A. Gidilen Ülkeye Entegrasyon

Bu kısımdaki tespit ve tavsiyeler akademik, sosyal ve iş hayatında yapılması gerekenler olmak üzere üç ana başlık altında arz edilmiştir.

Akademik: Entegre olunmak istenilen ülkenin eğitim sistemine uyum sağlayıp başarılı olabilmek için;

  1. Eğitim sistemi veli ve öğrencilere güzel ve detaylı olarak anlatılmalıdır.
  2. Başarı Planlaması: Veli ve öğrenciye öğrencinin öne çıkan özelliklerine, becerilerine göre sınıfta, okulda, şehirde, mümkünse ulusal ve uluslararası alanlarda katılabileceği eğitim, araştırma, yarışma gibi imkânları tanıtmak ve bunlar ile ilgili hedefler belirlemek. Bunu yapmadan önce öğrencilerin Wisc-R Testi gibi testlerle öne çıkan özelliklerinin belirlenmesi.
  3. Kariyer Planlaması: Yeni gelenlere bölümlerine uygun bire bir kariyer planlaması yapmanın öneminin anlatılması ve kariyer planlamasının yapılması:
  4. Seviyeye göre mesleki eğilim ve kariyer testleri yapılması,
  5. Mesleki tanıtımlar ve fuarların düzenlenmesi,
  6. Kurumsal ziyaretlerin yapılması,
  7. Mezuniyet sonrası hayata hazırlık seminerleri (para yönetimi gibi) yapılması,
  8. Tercih edilen bölümlere uygun ufuk turu söyleşileri vb. sunum ve faaliyetlerin yapılması…
  9. Kulüp-Hobi Planlaması: Öğrencilerin okul eğitimi dışındaki bilgi ve beceri faaliyetlerine katılımının planlaması (spor, sanat, bilim, beceri, sosyal ve kültürel faaliyetler)
  10. Değerler-Karakter Eğitimi Planlaması: Öğrencilerin ihtiyacı olan değerler kapsamında eğitimlerinin sağlanması.
  11. Öncelikli değerlerin belirlenmesi
  12. Davranışa dönüştürme uygulamaların hayata geçirilmesi
  13. Dünya vatandaşlığı ve kültürler arası farkındalık değerlerinin kazandırılması için aşağıdaki kavramlar çerçevesinde destek sağlanması.
  14. Faydalılık,
  15. Farkındalık,
  16. İnsanları kategorize etmemek,
  17. Global trendleri takip,
  18. Uygun sosyal medya takipleri..
  19. Sosyal-Duygusal Öğrenme konularında destek sağlanması.
  20. Empati kültürü
  21. Pozitiflik
  22. İletişim becerilerini yükseltme
  23. Sorumluluk
  24. Duygu eğitimi
  25. Ana dilin ve yerel dilin öğrenilmesi ile ilgili destek sağlanması.
  26. Ana dilde, yerel dilde, kültürel ve dini konularda kitaplar ve makaleler okutulması için planlamaların yapılması.
  27. Haftalık, aylık, yıllık hedef belirleme
  28. Okumaları çeşitlendirme ve zenginleştirme

Sosyal:

  1. Resmi işler ve Gündemlerle ilgili Ülke bilgilendirmelerinin yapılması
  2. Üniversitede kulüplerde etkin olma
  3. Evlilik Öncesi Bilgilendirme
  4. Yardım derneklerine üye olma konusu
  5. Gelinen ülkenin tanıtılması (politik, tarihsel, kültürel ve dini hassasiyetleri olarak)
  6. Üniversitede ibadetlere hassasiyet

İş Hayatı:

  1. İş hayatındaki güzel örneklerin paylaşılması,
  2. Başarı hikayelerinin/tecrübelerinin paylaşılması,
  3. İş insanı derneklerimizin gençlere özel hazırlıkları,
  4. Aynı mesleği yapanların tecrübe paylaşımı programları...

B. Göç Edilen Ülkelerdeki Hizmete Entegrasyon

  1. Ev bulmaları ve yerleşmelerine yardım etmek,
  2. Sohbetlerin ihtiyaca cevap verecek konulardan seçilmesi,
  3. Türkiye’deki hizmet tecrübelerinin göç ettikleri ülkede değerlendirilmesi,
  4. Üniversitede Diyalog…

 

  • Eğitim grubu çalıştaydan sonra da çalışmalara devam ederek topluma faydalı ürünler ortaya çıkarmaya çalışacaktır. (El kitapçıkları, online eğitim platformu, değerler eğitimi platformu vb.
  • Okul öncesi eğitim çalışmaları yapılması ve dil, Kur’an öğretimi ve değerler eğitimi için müfredat hazırlığı başlatılmalıdır.
  • Çalıştay Eğitim Grubu olarak entegrasyona katkı sağlaması bakımından aşağıdaki kaynakları faydalı buluyoruz:

 

Değerler eğitimi alanında yararlanılabilecek web siteleri:

  1. Mutluluk İçin Günlük Pratik Uygulamalar (Action for Happiness: Happier Kinder Together)

https://actionforhappiness.org/all-calendars

Sayfa açıldıktan sonra lütfen sayfanın en altına giderek soldaki MENÜden istediğiniz dili seçiniz. Alt sağdaki PDF ve JPG o dile göre güncelleniyor. Sonrasında dokümanı istediğiniz formatta bilgisayarınıza indirebilirsiniz.

  1. American Institutes for Research’ün Öğretmen ve Rehberler için Sosyal ve Duygusal Öğrenim Değerlendirme sitesi

https://gtlcenter.org/sel-school/home

Öğretmen ve Rehberlerin Sosyal ve Duygusal Öğrenim adına kendi potansiyellerini test edebilecekleri güzel bir site. Önce profil oluşturulması gerekiyor. Sonra BEGIN AN ASSESSMENT üzerinden anket şeklindeki testi almaları gerekiyor.

  1. Harmony Çevrimiçi Öğrenme Portalı, Anaokulu-6. sınıf öğretmenlerine Harmonys'in sosyal-duygusal öğrenme programını sınıfa başarılı bir şekilde entegre etmek için eğitim, dersler, etkinlikler, videolar, hikayeler, oyunlar ve şarkılar dahil olmak üzere ihtiyaç duydukları her şeyi sağlar.

https://mylearningportal.org/

  1. VIA Karakter Enstitüsü

https://www.viacharacter.org/

Herkes buradan bedava 24 karakter değeri anketini alabilir. Sitenin ücretsiz platformuna üye olabilir ve düzenli zamanlarda karakter değerleri ile ilgili ücretsiz destek alabilir. Ücretli kısımları da çok pahalı değil.

  1. Velilerin ücretsiz kayıt olabileceği ve 40 karakter değeri ile ilgili düzenli email alabilecekleri güzel bir kurum sayfası

https://www.familiesofcharacter.com/pages/subscribe-today

  1. Karakter Değerleri ile ilgili öğrencilerin günlük kısa süreli çalışma yapabilmeleri için kullanılabilecek bir güzel platform.

https://homepage.kloodle.com/

Entegrasyon ile ilgili kitapçık çıkarma adına referans olarak kullanılabilecek web siteleri:

  1. Amerika Birleşik Devletleri Milli Eğitim Bakanlığı Yeni Gelenlerin Okullara Adaptasyonu İçin Tavsiyeler Kitapçığı

https://www2.ed.gov/about/offices/list/oela/newcomers-toolkit/ncomertoolkit.pdf

  1. Asia Society’nin Öğrencinin Global Yeterliliği adına tavsiyeler kitapçığı

https://asiasociety.org/files/book-globalcompetence.pdf

 

KÜLTÜR AÇISINDAN

Kültür Grubunda üç sunum yapılmış ve ayrıca “Anadil öğretimi” tartışılmıştır. Sunumlar hakkında daha sonra www.wiseinst.org sitemizde bazı çalışmalar ve detaylar paylaşılacaktır.

Sunumlar ve hocalarımızın yaptığı değerli katılımlar dikkate alındığında değerlendirmeleri şöylece özetlemek mümkündür:

SUNUM-1: GAYRİ MÜSLİMLERİN BAYRAMLARINI KUTLAMA

  1. Fıkhi Hükümler, Mutlak ve Mukayyed olarak temelde ikiye ayrılır. Bazı hükümler duruma/kayıtlara göre değişebilir. Her şeyden önce herhangi bir kayıt olmadan, mutlak olarak hükümler bilinmelidir. Kayıtlar bunun üstüne bina edilmelidir.
  2. İslam “iyi insan olma”yı emreder. Bu mutlak bir hükümdür. Kur’an’da bu hususu teyit eden pek çok ayet vardır. Mesela, kötülüğe karşı iyilikle mukabele etmek esastır (Fussilet, 41/34), Ehli kitapla en iyi şekilde muamele etme Kur’ânî bir prensiptir. (Al-i İmran, 3/113-115; Maide, 5/5), Öte yandan size savaş açmayanlara karşı iyi davranma(birr) tavsiye edilmiştir. (Mümtehine, (60/8-9) Ayette geçen “Birr” kavramı, en geniş anlamıyla “iyilik” demektir.
  3. İyi insan olmak, yaşanılan toplum, zaman, mekan ve şartlara göre farklı olanların değerlerine saygıyı gerektirir. Bu da ifrat ve tefritten uzak durmakla mümkündür. İfrat ve tefritten korunmanın yolu ise, teoriyi kurarken pratiği mutlaka nazara almakla mümkündür.
  4. Mutlu Günler–Bayramlar: Dini–milli bayramları kutlamak, küfre rıza değil, komşuluğun, iş arkadaşlığının ve aynı toplumda yaşamanın gereğidir. Bunlara insani münasebet odaklı bakılmalıdır. Medine’ye hicrette aşure günü oruç tutulması bir örnektir. Kur’an ve Sünnete dikkatle bakıldığında İslam’ın, hangi toplum olursa olsun Müslümanlara, toplumun iyi bir ferdi olmayı, insanlarla iyi ilişkiler kurmayı emrettiği görülür. En kötü hallerde, en kötü muameleler karşısında bile bu temel bir esastır. Farklı din ve kültür müntesiplerinin dinî ve milli bayramlarını tebrik etme, hediyeleşme ve o özel günler üzerinden onlarla iyi ilişkiler geliştirmenin genel olarak bir mahzuru olmadığı söylenebilir. Bunu, başkalarının dinini, itikadını benimseme, onlara rıza gösterme manasına yormak doğru değildir. Bu, komşuluğun, iş arkadaşlığının vs. hakkını vermektir ya da daha genel bir deyimle, bir toplumun içinde yaşamanın tabii gereklilikleridir. Bu da Kur’an’ın tabiriyle “birr”in (iyi insan olma) muktezasıdır. Farklı düşünen şahıs ve kesimler olsa da çoğunluk İslam ulemasının ve saygın fıkıh heyetlerinin görüşü budur. Literatürde bazı sert görüşler sıklıkla göze çarpsa da bunlar, daha çok o dönem içinde yaşanan şartların bir ürünü olarak ortaya çıkmış görüşlerdir.
  5. Dinî bayramların mahiyeti de üzerinde durulması gerekli bir husustur. Eğer bir başka dinin bayramının içeriği bizim dinimizde mahzurlu bir duruma tekabül etmiyorsa, onlarla bu eksende birlikte olma, bir şeyler paylaşma ve bazı faaliyetlere iştirak etmede bir mahzur yoktur.
  6. Dolayısıyla, dinin mutlak hükmünü belirledikten sonra, içinde bulunduğumuz durumu, konjonktürü, yeni nesillerin İslami aidiyetlerini, bunlara etki edecek faktörleri vb.. nazar-ı itibara alarak nihai hükme varılmalıdır. Bunun için de mevzuun tekabül ettiği alanların uzmanlarını içinde barındıran, yerine göre küçük-büyük, devamlı-süreli kurulların çalışması neticesi ortaya çıkacak sonuçlara göre uygulamaların geliştirilmesi önem arz etmektedir.
  7. Dinimizden ve kültürümüzden gelen değerleri hayatımıza tatbik ederken yalnızca kendimizi ve içinde bulunduğumuz hâkim kültürü nazar-ı itibara almak yeterli olmayabilir. Özellikle İslâmî konularla ilgili olarak, dünyadaki ve özellikle de içinde bulunduğumuz toplumdaki farklı kültürlerden gelen Müslümanları da dikkate almamız gereklidir. Biz bir topluma entegre olduğumuz aynı anda, o toplum içindeki Müslüman topluluğa da entegre olmak durumundayız. Dolayısıyla söylem ve pratiklerimizin onları da rahatsız etmemesine, onların da hassasiyetlerini -elden geldiği kadar- gözetmeye ihtiyacımız var.
  8. Başkalarıyla çatışmadan kendi dini aidiyetimizi koruyabilmek önemlidir.
  9. Ebussuud Efendi gibi şeyhülislamların bazı açıklamaları dönemin baskın ve yaygın kültürünün etkisinde olsa bile genel yaklaşımları ve Ehl-i Kitapla ilişkilerin düzenlenmesi konusunda fetvaları bugüne ışık tutacak enginliktedir.[1] Bu konuda yapılmış çalışmalara müracaat edilebilir.[2]
  10. Osmanlıların gayri müslim ilişkilerinde dikkat çekici bazı uygulamalar:
  11. Selanik ve civarında Yahudiler çoğunlukta olduğu için onlara göre bayramlar dizayn edilmiş.
  12. Osmanlı hükümdarları Papalara tebrik mektupları yazmış.
  13. Hizmet hareketi, dini/kültürel konularda ayrıntılı bir yol haritası çıkartarak bunu uygulamayı bütün gönüllülerine tavsiye etmelidir.

SUNUM-2: İSLAMIN TEMEL KAYNAKLARINDA DİNLER ARASI DİYALOĞUN TEOLOJİK TEMELLERİ:

  1. UNESCO Evrensel Beyannamesi’nde dokuzu temel olmak üzere toplamda 15 metin bulunmaktadır. Diyalog meselesi bir kavram olarak Kültürel Çeşitlilik Evrensel Beyannamesinde ele alınmıştı. Kur’an ve Sünnet bu metinde olan birçok kavramı ihtiva ettiği gibi onları daha da geliştirecek zenginliğe sahiptir.
  2. Birleşmiş Milletler, ifade hürriyeti – nefret söylemi arasındaki denge ile alakalı bir eylem planı hazırlamış ve bu eylem planında siyasiler ve din adamlarının rolüne temas edilmiştir. 2017 BM Beyrut Deklarasyonunda “Haklar için inançlar” ibaresi yer alıyor. Bununla din adamlarından hakları destekleyecek birikimleri oluşturmaları[3] beklenmektedir.
  3. Teorik Çerçeve: Bu metinler altı dilde yazılıyor, diğer dillere tercüme ediliyor. Türkçe’ye de tercüme edilmiş. Tercümelerde anlam kaymaları oluyor. Kavramsal çerçeve için metinlerin yazıldığı dillerden takip etmek çok önemli. En azından İngilizce ve Arapça metinlere bakmak lazım. Özellikle Arapça metinlerde ayet ve hadis-i şeriflerde mevcut ıstılahlar aynen kullanılıyor. Tayvan hariç, bütün dünya devletleri bu metinlerden en azından birine imza atmıştır.
  4. İnsan Hakları Evrensel Bildirisinde 30 Madde var.[4] Bunlarda eşitlik hakkı, ayrımcılığa maruz kalmama hakkı gibi konular ele alınmış. Bu özgürlüklerin dayanağı ise, “Human Dignity – İnsanlık onur ve şerefi”dir. Arapçası, “اَلْكَرَامَةُ - Keramet’tir. Burada ele alınan haklar herkes için eşit ve devredilemez haklardır. Özgürlük – Adalet – Küresel Barış gibi. 2001 yılında Kültürel Çeşitlilik Evrensel Beyannamesi yayınlanmıştır.[5] 1965’te Vatikan Hristiyan olmayan dünya ile iletişime geçiyor. Kendi metinlerine İnsan Hakları Beyannamesinin kavramlarını alıyor.[6]
  5. Bizim kaynaklarımızda haklar konusu önemli yer tutmaktadır. Zaruri Maslahatlar: Dinin, Canın, Aklın, Neslin, Malın, Irzın ve şerefin korunması şeklindedir.[7] Kur’an’da da Keramet kavramıyla insan ele alınmış. (İsra, 17/70) Peygamber Efendimiz Hz. Muaz b. Cebel’e; Allah’ın kullar, kulların da Allah üzerinde hakkı bulunduğundan bahsetmiştir. Hasılı, Hak–Hürriyet konuları bizim kaynaklarımızda üzerinde çok durulan hususlar. Kendimizi dünyaya anlatırken BM metinlerindeki seviyeden anlatabilmemiz mümkündür; zira temel kaynaklarımız bu açıdan zengindir.
  6. Kültürel Çeşitlilik Evrensel Beyannamesinde 12 madde var. Bunlar 4 başlık, her başlıkta 3 husus şeklinde ifade edilmiş. Kimlik – Çeşitlilik – Çoğulculuk gibi. İnsan toplumunda çeşitlilik hayati öneme sahip. Kültürel çeşitlilik, tabiattaki bitki ve canlı çeşitliliği gibi hayati görülüyor. Bizler göç ettiğimiz ülkelere kültürel çeşitlilik açısından bir renk katmalı ve onlardan alacaklarımızla da kendimizi zenginleştirmeliyiz.
  7. Sosyal konularda cevaplanması gereken konuları çocuklarımıza anlatırken din üzerinden değil, ahlaki, kültürel bir zeminde değerlendirmek dinimizi de korumak manasına gelir. Amerika ve Avrupa ülkelerinin insanları dini, kültür ve ritüel olarak anlatılmasını kabul edilebilir görüyor.
  8. Kendi bayramlarımız cazip hale getirilmeli, bayramlarımızın yaşadığımız yerlerin okul müfredatında anlatılması için çalışılmalıdır. Çocuklarımıza bizim dışımızdaki inanç ve kültür gruplarının bayramları anlatılmalı, dinimiz açısından mahzur teşkil eden şeyler varsa o mahzurlar güzelce izah edilmelidir. İnsani olarak farklı kültürlerin bayramlarına katılıp, onları tebrik ederken, dinimiz açısından sakıncalı hususlara dikkat etmek gerektiği güzelce açıklanmalıdır.
  9. Modernizmde bizim metafizik ve ahlaki duruşumuza meydan okuma var. İtikadi konular, bu meydan okumalar dikkate alınarak anlatılmalıdır.

SUNUM 3: HABEŞİSTAN HİCRETİ

Bu sunumda Habeşistan Hicret’i temelinde diğer hicretler de ele alındı. Hicretin dinimizde ve insan hayatındaki yeri, Efendimiz aleyhissalâtü vesselam’ın hicret edecek kimseler ve edilecek yerler hakkındaki tercihlerinin hikmeti, hicretin adım adım planlanması, hicrete gidecek kimselerin yol emniyetinin alınması, hicret edilen yerde yapılması gerekenler, asimile olmadan entegrasyonu sağlama adına verilen ipuçları, siyer felsefesi yaklaşımıyla ele alındı.

Asr-ı Saadette Habeşistan’a, Medine’ye ve Medine’den dünyaya olmak üzere üç hicret vardır. Bu hicretlerin sebep ve hikmetleri farklıdır. Mesela, Mekke’den Habeşistan ve Medine’ye hicret konusunda Efendimiz, Mekke’de yükselen tansiyonu düşürmeyi hedeflemiş, ancak terkedilen yere tekme vurma, dönüp arkaya bakmama şeklinde hareket etmemiştir.

İlk hicret Habeşistan’a: Yönlendirmeyi doğrudan Efendimiz yapıyor. Ashabını gönderirken orada güvende olmalarını sağlayacak tedbirler alıyor. Necaşi’ye çocukluk arkadaşı olan Amr b. Ümeyye ile bir mektup gönderiyor. “Ben sana amca oğlum Cafer ile bir grup Müslümanı gönderiyorum” diyor. Bu onun sıcak alakasını kazanma adına stratejik bir adım. Necaşi çocuk iken siyasi karışıklıklar olmuş ve can güvenliği nedeniyle Necaşi’yi Arabistan’a göndermişler. O zamandan Amr. b. Ümeyye ile arkadaşlıkları var. Bu sıcak ilişki değerlendiriliyor. Ashabını gönderirken, gidilecek yerdeki melik hakkında adalet vurgusu yapıyor. Yani zulme uğrayanlar açısından hukuk devletleri hicret için daha münasiptir.

  1. Hicret edilen yerlerde muhacirlerin kendi kaynaklarından manevi beslenmelerini yapabilmeleri önemlidir. Kendi arkadaş çevresinden uzak durmak, manevi beslenmede zaaflar oluşturmakta, özden uzaklaşarak asimilasyona açık hale getirmektedir. Ubeydullah b Cahş’ın Habeşistan’da irtidat etmesinin sebebi olarak bu tür davranışlarını görüyoruz.
  2. İstişare disiplini ile hareket hicret esnasında büyük öneme sahiptir. Mesela, Habeşistan’a hicret eden ilk Müslümanlara aslı olmayan bir haber ulaştı. Efendimiz Necm suresini okumuş, Mekke’nin ileri gelenleri de Kur’an’ın belagatlı anlatımı ve ayetlerde kendi putlarının adlarının geçmesi sebebiyle secde etmişlerdi. Bu olay Habeşistan’a “Mekkeliler müslüman oldu” şeklinde ulaşınca muhacirlerden 39 kişi Mekke’ye döndüler ve olayın asılsız olduğunu gördüler. Haber kendilerine ulaştığında güzelce araştırıp, aralarında istişare etmemişlerdi.
  3. Muhacirlerin Habeşistan yöneticileri ile dostluklar geliştirdiğini görüyoruz. Mesela, Hz. Cafer ile Necaşi’nin aynı dönem çocukları oluyor, Abdullah ismini veriyorlar… Süt kardeşlik tesis ediliyor. Ümmü Habibe validemizle Efendimiz’in evliliği söz konusu olunca nikahı Necaşi’nin kıymasını istiyorlar; o da kabul ediyor ve böylece dostluklar pekiştiriliyor.

Medine’ye Hicret

  1. Efendimiz esbaba tevessülde asla kusur etmiyor. Hicrette tedbirli hareket ediyor. Hicrette Müslüman olmadığı halde, işinin ehli, yol güvenliğini iyi bilen Abdullah b Uraykıt’ın rehberliğini tercih ediyor.
  2. Efendimiz, Hicret yolunda karşılaştığı kişilerle diyalog kurmuş onlara da mesajını iletmiştir.
  3. Mekke’ye bakan yönüyle Hicret: Efendimiz, hicret etmeye mecbur bırakıldığı halde, gerideki müşrikler kıtlık yaşadıklarında yardım etmiştir.
  4. Mekke’de kalan ve müslümanlığını gizleyenler organize edilmiş ve ortak hareket etmelerini sağlanmıştır. Zaman zaman gizlice Medine’ye gelip, Efendimizle istişare etmişler, özellikle kadınlar İslam’ın gizliden gizliye yayılmasında önemli hizmetler yapmıştır.
  5. Hicret edilen yerde ele alınan konular: İlim, iş ve ticarete yönlendirme yapılmıştır. Beytul-Uzzab, Ashab-ı Suffe gibi. Sosyal problemleri çözme çalışmaları yapılmış, kavgalı grupları barıştırarak (Evs-Hazrec’in 120 yıl süren Buas harplerinin sona erdirilip kardeşler haline gelmesi gibi) birlik tesis edilmiştir. Müslüman olmayan gruplarla da barış içinde yaşama adına tarihte Medine Vesikası[8] olarak bilinen antlaşma imzalanmıştır.
  6. Nifak problem baş gösterdiği zaman Efendimiz münafıkları ve çalışmalarını bildiği halde onları ifşa etmemiş, onlarla ilgilenmeye devam etmiş ve bu sayede birkaç kişi dışında münafıklar ihlaslı birer mümin haline gelmiştir.
  7. Medine’ye gelince önce her muhacir ensardan birisi ile kardeş yapılıyor. Sonra ticaret üzerinde duruluyor. Mü’minler Yahudi pazarında ticari açıdan sıkıntılar yaşayınca Medine pazarı kuruluyor.
  8. Huzuru tesis etmek ve Medine’nin yerlilerinde gelenlere karşı -bugünkü tabirlerle- yabancı düşmanlığı olmaması için Yahudilerle iletişim kuruluyor. Her mahalleye mescid bina ediliyor. (Medine’de o zaman 18 mescid oluşturuluyor.) Bu mescidlerde akşamları ders yapılıyor.
  9. İskan politikası uygulanıyor. Muhacirler mahallelere dağıtılıyor. Nihayet son olarak da her taraftan gelen heyetleri kabul ediyor.
  10. Efendimiz ashabını hicret yerinde kalmaya teşvik etmiş. Hicret edilen yere geri dönmeme hassasiyeti vermiştir.

Kültür grubu, ayrıca Ana Dil öğretimi, dilimizi koruma vb. konular üzerinde müzakere ve mütalaalar yapmıştır. Bunlar üzerinde müstakil çalışmalar yapılması değerlendirmeye alınmıştır.

* Akademik Araştırmalar heyeti hem entegrasyon çalıştayı, hem de ihtiyaç olan diğer konular üzerine çalışmalarına devam etmektedir...

[1] “Zeyd-i zimmî kefere bayramında Amr-i Müslime çörek ve kızıl yumurta verip Amr dahi alıp kabul eylese Amr’â şer‟an nesne lazım olur mu?

El-Cevâb: Beis yoktur. Eğer ol günü tazim için olmayup konşuluk hakkını riayet için olucak”

Günümüz Türkçesiyle ifade edilecek olursa: İslam toplumunda yaşayıp Müslüman olmayan bir kişi, kendi bayram günlerinde müslüman olan komşusuna o bayrama mahsus pişirilen (zatında haram olmayan) bir yemekten ikram etse müslümanın bunu alıp kabul etmesinde bir mahzur var mıdır? Cevap: Dini bir uygulama olarak değil, komşuluk hakkına riayet için yaparsa bunda bir mahzur/beis yoktur.” Yeni Şehirli, Ebü'l-Fazl Abdullah (v.1156/1743), Behcetü'l-Fetâvâ maa'n-Nukûl, (haz. Mehmed Fıkhi el-Aynî), Dârü't-Tıbâati'l-Âmire, İstanbul 1849/1266 s.554.

[2] 18. Yüzyılın İlk Yarısı Üsküdar Sicillerine Göre Müslim-Gayrimüslim İlişkilerinin Hukukî Boyutu ...

[3]The Beirut Declaration and its 18 commitments on - ohchr

[4] Universal Declaration of Human Rights - the United Nations

[5] Universal Declaration on Cultural Diversity | OHCHR

[6] Konuyla ilgili Dr. Atakan Derelioğlu’nun makalesine bakılabilir: https://www.researchgate.net/publication/334848538_The_Theological_Foundations_of_Interfaith_Dialogue_in_the_Primary_Sources_of_Islam

[7] Zarurat-ı Hamse veya Makasıd-ı Hamse ile alakalı bir makale için bkz. https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2554038

[8] https://islamansiklopedisi.org.tr/medine-vesikasi

 

WISE Entegrasyon Toplantısı Özet Kararları

Author: Wise Institute - min read. - Post Date: 11/27/2023