Nefsi Sorgulamanın Fazileti





Author: Wise Institute - min read. - Post Date: 12/25/2022
Clap

Mü'min, nefsine hakimdir, onu kontrol eder. Zaman zaman, onu Allah için sorgular. Ahiretteki hesap, ancak nefislerini dünyada hesaba çekenler için hafif olur. Kıyamet hesabı ancak dünyada hiç muhasebe yapmadan, dünyalıkları elde edenler için zorlaşır.

Biz önce muhâsebenin faziletini, sonra da hakîkatini anlatalım:

Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının! Herkes yarın âhireti için ne gönderdiğine dikkat etsin. Allah’a karşı gelmekten sakının! Çünkü Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.” (Haşr sûresi, 18)

Bu ayet, geçmiş ameller üzerinde muhasebeye işarettir. Bundan dolayı Hz. Ömer (r.a) şöyle demiştir:

Hesaba çekilmeden evvel, kendinizi hesaba çekiniz. Amelleriniz ahirette tartılmadan önce siz dünyada onları tartın!” (Tirmizî, kıyâmet 25; İbnü’l-Mübârek, ez-Zühd 1/103; İbn Ebî Şeybe, el-Musannef 7/96)

Rivayet edildiğine göre bir gün bir kişi Allah Resûlü’ne (aleyhissalâtu vesselam) gelip dedi ki:

- Ey Allah'ın Resûlü! Bana nasihat et! Bunun üzerine Efendimiz, ona şöyle sordu:

- Sen nasihat kabul eden bir kişi misin?

- Evet

- Öyleyse, bir şey yapmak istediğinde onun neticesini iyi düşün! Eğer yapmayı düşündüğün şey doğru ise, onu yap! Eğer yanlış ise, ondan sakın! (İbn Mübarek, ez-Zühd)

Başka bir rivayette şöyle vârid olmuştur:

“Akıllı bir kimse için dört saat olması gerekir. O kimse bu dört saatten birinde nefsini hesaba çekmelidir.”

Allah Teala, “Ey müminler! Hepiniz toptan Allah’a tövbe ediniz ki felaha eresiniz!” (Nur sûresi, 31) buyurmaktadır. Tövbe ise bir şeyi yaptıktan sonra dönüp o fiile bakmak, eğer kötü ise, bu fiil sebebiyle pişmanlık duymaktır.

Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

Ey insanlar! Allah’a tövbe edip ondan af dileyiniz. Zira ben O’na günde yüz defa tövbe ederim.” (Müslim, Zikir 42)

Allah’a karşı gelmekten sakınanlara şeytandan bir hayal ilişince, hemen düşünüp kendilerini toparlar, basiretlerine tam sahip olurlar.” (A'râf sûresi, 201)

Hz. Ömer'den (r.a) de şöyle rivayet edilir:

O, gece olduğunda, ayaklarını kamçı ile ayaklarına vurur, dönüp nefsine şöyle hitap ederdi:

- Hatırla, bugün neler yaptın?

Meymun b. Mehran'dan şöyle rivayet ediliyor:

“Bir kul nefsini ortakların birbirini hesaba çektiğinden daha fazla sorgulamadıkça muttakî kimselerden olamaz. Ortaklar beraber bir iş yaptıktan sonra aralarında hesaplaşırlar.”

Hz. Ebubekir (r.a) vefat edeceği zaman kızı Âişe'ye (r.anhâ) şöyle demiştir:

- Benim nezdimde, Ömer’den daha sevimli kimse yoktur!

Bu sözü söyledikten biraz sonra kızı Hz. Âişe'ye

- Ben ne söyledim? diye sordu. Hz. Âişe, sözünü aynen tekrarlayınca bu sefer şöyle dedi:

- Benim nezdimde Ömer’den daha aziz bir kimse yoktur!

Hz. Ebubekir'in söylediği söz üzerindeki hassasiyetine dikkat edin. O söylediği sözü değerlendirmiş ve ifadesindeki bir kelimeyi değiştirmiştir. Bu dikkatlerden kaçmamalıdır!

Ebu Talha (Zeyd b. Eslem el-Ensârî) bahçesinde namaz kılıyordu. Bir kuş dikkatini çekip onu meşgul etti. Namazdaki bu durumundan pişman oldu ve elinden kaçırmış olabileceği fırsatın bedeli olur ümidiyle bahçesini Allah için sadaka olarak verdi!

İbn Sellâm bir miktar odunu taşımak üzere sırtına aldı. Kendisine “Ey Ebu Yusuf! Senin çocukların ve hizmetkârların içinde bunu yapacak çok kimse var. Niçin onlara yaptırmıyorsun? diye soruldu. Cevap verdi:

- Nefsimi denemek istedim. Bakayım, sırtına odun alıp taşımayı garip mi buluyor?

Hasan Basrî şöyle demiştir:

- Mü'min, nefsine hakimdir, onu kontrol eder. Zaman zaman, onu Allah için sorgular. Ahiretteki hesap, ancak nefislerini dünyada hesaba çekenler için hafif olur. Kıyamet hesabı ancak dünyada hiç muhasebe yapmadan, dünyalıkları elde edenler için zorlaşır. Hasan Basrî, daha sonra, muhâsebeyi şu şekilde açıklar:

“Mü'min kişiye hiç beklemediği bir anda hoşuna giden bir şey gelir ve şöyle der: Allah'a yemin olsun! Sen, benim hoşuma gittin ve aynı zamanda sen benim ihtiyaçları arasındasın. Fakat heyhat! Çünkü aramıza bir engel girmiştir.” İşte Hasan Basri’nin bu sözü, amelden önce hesap demektir. O sözlerine şöyle devam eder:

“Kişinin elinden bir şey kaçar. Bunun üzerine nefsine döner ve şöyle der: “Bununla neyi kasdettin ey nefsim? Yemin olsun, bunun mazereti olmaz. Allah’a yemin olsun ki, -Allah’ın izniyle- bir daha bu işe dönmem!'

Enes b. Mâlik şöyle anlatıyor:

Birgün Ömer b. Hattab (r.a) ile beraber dışarı çıkmıştık. Derken o bir bahçeye girdi. Aramızda bir duvar olduğu halde onun şunları söylediğini işittim:

- Ey Hattab'ın oğlu Ömer! Mü'minlerin emiri olmuşsun! Bak sen, bak! Allah'a yemin ederim, ya Allah'tan korkup takva dairesinde yaşayacaksın veya Allah seni azaba düçar edecektir.

Hasan Basrî “Kendisini eleştirip kusurlarından pişmanlık duyan ruhlar hakkı için (ki siz mutlaka diriltileceksiniz).” (Kıyâmet sûresi, 2) ayetinin konusunda demiştir ki: "Mü'min bir kimse ancak nefsini kınayıp 'Bu ifademle ne yapmak istedim? Bunu yerken arzum neydi? Bunu hangi düşünceyle içtim?' diye hesaba çekmeden önce Allah ile mülâki olmaz. Facir bir kimse ise, nefsini kınamadan ileriye atılır, ahirete gider."

Mâlik b. Dinar şöyle der:

"Allah o kula rahmet etsin ki, nefsine devamlı bir şekilde 'Sen falan ve filan günahın sahibi değil misin?' deyip kınayarak, onun ağzına gem vurur, Allah'ın kitabından ayrılmaz. Dolayısıyla Allah'ın kitabı onun önderi olur."

Bu kitapta yerinde geleceği üzere bu, nefsin kınanmasındandır!

Meymun b. Mehran şöyle demiştir:

“Muttakî bir kimse, zâlim bir sultandan ve cimri bir ortaktan daha şiddetli bir şekilde nefsini muhasebeye çeker.”

İbrahim et-Teymî şöyle demiştir:

“Nefsimi, meyvelerinden yediğim, sularından içtiğim, hûrilerin arasında bir şekilde cennette farzettim. Sonra zakkumundan yediğim, irininden içtiğim, zincir ve bukağıların boynuma geçirildiği halde cehennemde farzettim. Bu tahayyül üzerine nefsime sordum:

- Ey nefis! Hangisini istiyorsun?

- İstiyorum ki yeniden dünyaya gönderilmiş olayım ve sâlih bir amel işleyeyim!

- Sen şu anda temenni ettiğin dünyanın içinde bulunuyorsun. Farzettiğin bu durum gelmeden amel et!

Mâlik b. Dinar, Haccac'ın bir hutbesinde şöyle dediğini naklediyor:

“Hesabı/sorgulaması başkasının eline geçmeden önce nefsini hesaba çeken kimseye Allah rahmetiyle muamele eylesin! Allah o şahıstan razı olsun ki, amelinin geminden tutmuş, o amelle neyi kastettiğini değerlendirmiştir. Allah o şahıstan razı olsun ki ölçeğine, terazisine bakmış, hepsini doğru yapmıştır!' Haccac bu şekilde anlatmaya devam etti, nihayet ağladım.

Ahnef b. Kays'ın arkadaşlarından biri şöyle anlatıyor: Ahnef ile arkadaşlık yapıyordum. Onun bütün gecesi dua ile geçiyordu. O, lambanın yanına gelip parmağını ateşi derinlemesine hissedinceye kadar ateşin üzerine koyar, sonra nefsine hitaben (yaptıklarını sayarak) şöyle derdi:

Ey Ahnefçik! Falan günde yaptığın işe seni sürükleyen neydi? Filan günde yaptığın harekete seni zorlayan neydi?

 

الْمُرَابَطَةُ الثَّالِثَةُ مُحَاسَبَةُ النَّفْسِ بَعْدَ الْعَمَلِ

 وَلْنَذْكُرْ فَضِيلَةَ الْمُحَاسَبَةِ ثُمَّ حَقِيقَتَهَا

 أَمَّا الْفَضِيلَةُ فَقَدْ قَالَ اللهُ تَعَالَى: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللهَ وَلْتَنْظُرْ نَفْسٌ مَا قَدَّمَتْ لِغَدٍ وَهَذِهِ إِشَارَةٌ إِلَى الْمُحَاسَبَةَ عَلَى مَا مَضَى مِنَ الْأَعْمَالِ. وَلِذَلِكَ قَالَ عُمَرُ رَضِيَ اللهُ تَعَالَى عَنْهُ: حَاسِبُوا أَنْفُسَكُمْ قَبْلَ أَنْ تُحَاسَبُوا وَزِنُوهَا قَبْلَ أَنْ تُوزَنُوا.

وَفِي الْخَبَرِ أَنَّهُ عَلَيْهِ السَّلَامُ جَاءَهُ رَجُلٌ فَقَالَ: يَا رَسُولَ اللهِ أَوْصِنِي. فَقَالَ: أَمُسْتَوْصٍ أَنْتَ؟ فَقَالَ: نَعَمْ. قَالَ: إِذَا هَمَمْتَ بِأَمْرٍ فَتَدَبَّرْ عَاقِبَتَهُ؛ فَإِنْ كَانَ رُشْدًا فَامْضِهِ وَإِنْ كَانَ غَيًّا فَانْتَهِ عَنْهُ. وَفِي الْخَبَرِ وَيَنْبَغِي لِلْعَاقِلِ أَنْ يَكُونَ لَهُ أَرْبَعُ سَاعَاتٍ سَاعَةٌ يُحَاسِبُ فِيهَا نَفْسَهُ.

وَقَالَ تَعَالَى: وَتُوبُوا إِلَى اللهِ جَمِيعًا أَيُّهَ الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ وَالتَّوْبَةُ نَظَرٌ فِي الْفِعْلِ بَعْدَ الْفَرَاغِ مِنْهُ بِالنَّدَمِ عَلَيْهِ. وَقَدْ قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنِّي لَأَسْتَغْفِرُ اللهَ تَعَالَى وَأَتُوبُ إِلَيْهِ فِي الْيَوْمِ مِائَةَ مَرَّةٍ.

وَقَالَ اللهُ تَعَالَى: إِنَّ الَّذِينَ اتَّقَوْا إِذَا مَسَّهُمْ طَائِفٌ مِنَ الشَّيْطَانِ تَذَكَّرُوا فَإِذَا هُمْ مُبْصِرُونَ. وَعَنْ عُمَرَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ أَنَّهُ كَانَ يَضْرِبُ قَدَمَيْهِ بِالدِّرَّةِ إِذَا جَنَّهُ اللَّيْلُ وَيَقُولُ لِنَفْسِهِ: مَاذَا عَمِلْتِ الْيَوْمَ؟

وَعَنْ مَيْمُونِ بْنِ مَهْرَانَ أَنَّهُ قَالَ: لَا يَكُونُ الْعَبْدُ مِنَ الْمُتَّقِينَ حَتَّى يُحَاسِبَ نَفْسَهُ أَشَدَّ مِنْ مُحَاسَبَةِ شَرِيكِهِ وَالشَّرِيكَانِ يَتَحَاسَبَانِ بَعْدَ الْعَمَلِ.

وَرُوِيَ عَنْ عَائِشَةَ رَضِيَ اللهُ تَعَالَى عَنْهَا أَنَّ أَبَا بَكْرٍ رِضْوَانُ اللهِ عَلَيْهِ قَالَ لَهَا عِنْدَ الْمَوْتِ: مَا أَحَدٌ مِنَ النَّاسِ أَحَبُّ إِلَيَّ مِنْ عُمَرَ. ثُمَّ قَالَ لَهَا كَيْفَ قُلْتُ؟ فَأَعَادَتْ عَلَيْهِ مَا قَالَ. فَقَالَ: لَا أَحَدَ أَعَزُّ عَلَيَّ مِنْ عُمَرَ. فَانْظُرْ كَيْفَ نَظَرَ بَعْدَ الْفَرَاغِ مِنَ الْكَلِمَةِ فَتَدَبَّرَهَا وَأَبْدَلَهَا بِكَلِمَةٍ غَيْرِهَا.

وَحَدِيثُ أَبِي طَلْحَةَ حِينَ شَغَلَهُ الطَّائِرُ فِي صَلَاتِهِ فَتَدَبَّرَ ذَلِكَ فَجَعَلَ حَائِطَهُ صَدَقَةً لِلهِ تَعَالَى نَدَمًا وَرَجَاءً لِلْعِوَضِ مِمَّا فَاتَهُ.

وَفِي حَدِيثِ ابْنِ سَلَّامٍ أَنَّهُ حَمَلَ حُزْمَةً مِنْ حَطَبٍ فَقِيلَ لَهُ: يَا أَبَا يُوسُفَ قَدْ كَانَ فِي بَنِيكَ وَغِلْمَانِكَ مَا يَكْفُونَكَ هَذَا. فَقَالَ: أَرَدْتُ أَنْ أُجَرِّبَ نَفْسِي هَلْ تُنْكِرُهُ؟

وَقَالَ الْحَسَنُ: الْمُؤْمِنُ قَوَّامٌ عَلَى نَفْسِهِ يُحَاسِبُهَا لِلهِ وَإِنَّمَا خَفَّ الْحِسَابُ عَلَى قَوْمٍ حَاسَبُوا أَنْفُسَهُمْ فِي الدُّنْيَا وَإِنَّمَا شَقَّ الْحِسَابُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَلَى قَوْمٍ أَخَذُوا هَذَا الْأَمْرَ مِنْ غَيْرِ مُحَاسَبَةٍ. ثُمَّ فَسَّرَ الْمُحَاسَبَةَ. فَقَالَ: إِنَّ الْمُؤْمِنَ يَفْجَؤُهُ الشَّيْءُ يُعْجِبُهُ فَيَقُولُ: وَاللهِ إِنَّكَ لَتُعْجِبُنِي وَإِنَّكَ مِنْ حَاجَتِي وَلَكِنْ هَيْهَاتَ حِيلَ بَيْنِي وَبَيْنَكَ وَهَذَا حِسَابٌ قَبْلَ الْعَمَلِ ثُمَّ قَالَ وَيَفْرُطُ مِنْهُ الشَّيْءُ فَيَرْجِعُ إِلَى نَفْسِهِ فَيَقُولُ: مَاذَا أَرَدْتِ بِهَذَا وَاللهِ لَا أُعْذَرُ بِهَذَا وَاللهِ لَا أَعُودُ لِهَذَا أَبَدًا إِنْ شَاءَ اللهُ.

وَقَالَ أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ: سَمِعْتُ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ رَضِيَ اللهُ تَعَالَى عَنْهُ يَوْمًا وَقَدْ خَرَجَ وَخَرَجْتُ مَعَهُ حَتَّى دَخَلَ حَائِطًا. فَسَمِعْتُهُ يَقُولُ وَبَيْنِي وَبَيْنَهُ جِدَارٌ وَهُوَ فِي الْحَائِطِ: عُمَر بْن الْخَطَّابِ أَمِير الْمُؤْمِنِينَ بَخٍ بَخٍ وَاللهِ لَتَتَّقِيَنَّ اللهَ أَوْ لَيُعَذِّبَنَّكَ.

وَقَالَ الْحَسَنُ فِي قَوْلِهِ تَعَالَى وَلا أُقْسِمُ بِالنَّفْسِ اللَّوَّامَةِ: لَا يَلْقَى الْمُؤْمِنُ إِلَّا يُعَاتِبُ نَفْسَهُ مَاذَا أَرَدْتِ بِكَلِمَتِي مَاذَا أَرَدْتِ بِأَكْلَتِي مَاذَا أَرَدْتِ بِشَرْبَتِي؟ وَالْفَاجِرُ يَمْضِي قُدُمًا لَا يُعَاتِبُ نَفْسَهُ.

وَقَالَ مَالِكُ بْنُ دِينَارٍ: رَحِمَهُ اللهُ تَعَالَى رَحِمَ اللهُ عَبْدًا قَالَ لِنَفْسِهِ: أَلَسْتِ صَاحِبَةَ كَذَا؟ أَلَسْتِ صَاحِبَةَ كَذَا؟ ثُمَّ ذَمَّهَا ثُمَّ خَطَمَهَا ثُمَّ أَلْزَمَهَا كِتَابَ اللهِ تَعَالَى فَكَانَ لَهُ قَائِدًا. وَهَذَا مِنْ مُعَاتَبَةِ النَّفْسِ كَمَا سَيَأْتِي فِي مَوْضِعِهِ.

وَقَالَ مَيْمُونُ بْنُ مَهْرَانَ: التَّقِيُّ أَشَدُّ مُحَاسَبَةً لِنَفْسِهِ مِنْ سُلْطَانٍ غَاشِمٍ وَمِنْ شَرِيكٍ شَحِيحٍ. وَقَالَ إِبْرَاهِيمُ التَّمِيمِيُّ: مَثَّلْتُ نَفْسِي فِي الْجَنَّةِ آكُلُ مِنْ ثِمَارِهَا وَأَشْرَبُ مِنْ أَنْهَارِهَا وَأُعَانِقُ أَبْكَارَهَا، ثُمَّ مَثَّلْتُ نَفْسِي فِي النَّارِ آكُلُ مِنْ زَقُّومِهَا وَأَشْرَبُ مِنْ صَدِيدِهَا وَأُعَالِجُ سَلَاسِلَهَا وَأَغْلَالَهَا فَقُلْتُ لِنَفْسِي يَا نَفْسُ أَيُّ شَيْءٍ تُرِيدِينَ فَقَالَتْ أُرِيدُ أَنْ أُرَدَّ إِلَى الدُّنْيَا فَأَعْمَلَ صَالِحًا. قُلْتُ: فَأَنْتِ فِي الْأُمْنِيَةِ فَاعْمَلِي.

وَقَالَ مَالِكُ بْنُ دِينَارٍ: سَمِعْتُ الْحَجَّاجَ يَخْطُبُ وَهُوَ يَقُولُ: رَحِمَ اللهُ امْرَأً حَاسَبَ نَفْسَهُ قَبْلَ أَنْ يَصِيرَ الْحِسَابُ إِلَى غَيْرِهِ رَحِمَ اللهُ امْرَأً أَخَذَ بِعِنَانِ عَمَلِهِ فَنَظَرَ مَاذَا يُرِيدُ بِهِ رَحِمَ اللهُ امْرَأً نَظَرَ فِي مِكْيَالِهِ رَحِمَ اللهُ امْرَأً نَظَرَ فِي مِيزَانِهِ فَمَا زَالَ يَقُولُ حَتَّى أَبْكَانِي.

وَحَكَى صَاحِبٌ لِلْأَحْنَفِ بْنِ قَيْسٍ قَالَ كُنْتُ أَصْحَبُهُ فَكَانَ عَامَّةُ صَلَاتِهِ بِاللَّيْلِ الدُّعَاءَ وَكَانَ يَجِيءُ إِلَى الْمِصْبَاحِ فَيَضَعُ أُصْبُعَهُ فِيهِ حَتَّى يُحِسَّ بِالنَّارِ ثُمَّ يَقُولُ لِنَفْسِهِ يَا حُنَيْفُ مَا حَمَلَكَ عَلَى مَا صَنَعْتَ يَوْمَ كَذَا؟ مَا حَمَلَكَ عَلَى مَا صَنَعْتَ يَوْمَ كَذَا؟

Author: Wise Institute - min read. - Post Date: 12/25/2022