Haşir Akidesi





Author: Wise Institute - min read. - Post Date: 11/14/2022
Clap

Bütün peygamberler. birçok düşünür ve tarihten günümüze İslam ve Hristiyanlık aleminin bütün din alimleri ahiret vardır derler. Bu kadar şahidin ittifak etmesi aklen, mantıken ve vicdanen doğruluğunu gösterir.

 

Haşir, öldükten sonra dirilip mahşer yerinde toplanma manasına gelir ve bütün boyutlarıyla ele alındığından bu iman esasının insanoğluna ömrün her devresinde saadet getirdiği görülür. Zira çocuklar, gençler, ihtiyarlar ancak haşire inanmakla mutlu olabildiği gibi sosyal hayatta refaha ulaşmak da haşire inanmakla mümkün olmuştur. Meseleyi misallerle ele alalım:

Çocuklar: Çocukların büyükleri gibi ölen yakınlarını unutmak için unutturucu uğraşları olmadığından saplantı haline gelen ölüm gerçeğini aklından atamayacak, ancak öldükten sonra dirilmeye inanmakla kalbi feraha erecektir.

Mesela babası ölen bir çocuk: “Babam öldü ama cennete gitti. O şimdi gittiği yerde daha mutlu. Biz de bir zaman sonra onun yanına gidip hiç ayrılmayacağız.” diye düşünebilir ve öyle inanırsa biraz teselli olur.

İhtiyarlar: Hayat yolunun sonuna gelmiş ihtiyarlar, ancak ölümün ebedi yokluk değil, fani hayattan baki hayata geçiş olduğuna inanırlarsa hayattan zevk alabilir, yaşlılığın zorluklarına katlanabilirler.

Gençler: Hareket ve aksiyonun temsilcileridir gençler. Onlar hayatı hem cennete hem cehenneme çevirebilirler. Gençlerin azgınlıklarını, haddi aşmalarını önlemek ancak haşir akidesine inanmakla mümkün olur.

Hastalar: Hasta hastalığı ebedi aleme gidişte bir araç olarak görürse ve “Evet ben gidiyorum fakat öyle bir yere gidiyorum ki, orada ancak mutluluk var” diyebilecek inanca sahipse, hastalığa katlanma gücü artacak, problemleri içinde nispeten mutlu olabileceklerdir. Yine “Evet ben hastayım fakat benim Rabbim çektiğim çileleri karşılıksız bırakmaz; mutlaka ahrette karşılığını verir.” diyebilirse ızdırap ve sıkıntılara katlanabilir.

Mazlumlar: Zulme uğramışlar gördükleri zulümlerin adil bir mahkemede karşılığını göreceklerini ve zalimlerin cezalandırılacağına inanırlarsa mazlumiyetleri içinde bir rahat ve huzur hissedebilirler.

Bütün musibetzedeler: Başına gelen musibetlerin (sel, yangın, savaş, kaza) ahirette kendisine ihsan olarak geri döneceğine inanırsa teselli olabilir.

Milletler ve Devletler: Millet ve Devletler ancak hakiki bir haşir akidesi ile ihya edilebilir. (Rüşvet, adam kayırma, sahtekarlık olmaz)

Adalet: Adaletin ihyası ancak haşir akidesi ile mümkündür. Suçlu çeldirici deliller gösterip haklı görünebilir. Ancak her şeyin ortaya çıkacağı haklı ile haksızın ayrılacağı bir mekanın olacağına inanırsa gerçek adalet tesis edilebilir.

Efendimiz’e (aleyhisselam) anlaşamayan iki sahabe gelmişti. Allah Resulü iddialarını dinledi ve “Ben sizin bana sunduklarınıza göre karar veririm. Delilleri daha inandırıcı görüneni haklı bulurum. Fakat daha sonra siz Allah’a hesap vereceksiniz, unutmayın” dedi. Bu sözlerden sonra iki sahabî de ağlayarak, haklarını birbirlerine helal ettiler...

Gıybet: Öldükten sonra dirilmeye inanan bir insan Müslüman kardeşini asla arkasından çekiştirmez. Zira fertleri birbirine düşüren ve hayat-ı içtimaiyi felce uğratan gıybetten daima uzak durur.

Evet haşre iman, hem ferdin hem de toplumun refahını sağlar.

 

Ahiretin Varlığına Deliller

Dinin en önemli unsuru Allah’a imandır. Bütün kainatı yoktan var eden, bitki hayvan ve insana kudret hazinesinden hayat veren, her birinin ayrı ayrı ihtiyaçlarını gideren ve bütün icraatlarının binler hikmeti olan nihayetsiz şefkat ve adalet sahibi bir Yaratıcıya inanmak dinin ilk ve en temel kaidesidir. Bu ilk kabulden sonra dinin en önemli rükünlerinden biri ahirete imandır. Ahiretin varlığına bazı deliller:

 

1-) Her bir Esma-i Hüsna (Allah’ın güzel isimleri) ahiretin varlığına delildir

Mesela:

a. Kadir (her şeye gücü yeten sonsuz kudret sahibi) ismi ahiretin delilidir

Şöyle ki:

Nasıl ki bir iğne ustasız olmaz, bir nakış nakkaşsız olmaz, bir kitap katipsiz olmaz; aynen öyle de zerreden güneşe kadar her varlığın en güzel şekilde tazim edildiği şu kâinat sarayının da bir yapıcısı ve bir sanatkarı vardır. O da Allah’tır. Yerin göğün yaratıcısı her şeyin sahibi yüce Allah gönderdiği peygamberler vasıtası ile insanoğluna “ahiret vardır, ceza vardır, mükafat vardır” diyor; iyilik yapanların karşılığını göreceğini ve yine kötülük yapanların cezaya çarptırılacağını va’d ediyor. Allah hulf-ul vaadde bulunur mu? Oysaki hulful va’d acizliktendir. Allah her türlü acizlikten uzaktır; öyle ise ahiret vardır ve Allah insanları tekrar yaratacak ve va’dini yerine getirecektir.

 

b. Adil ( sonsuz adalet sahibi) ismi ahirete delildir

Şöyle ki:

Biz biliyoruz ki şu dünyada zalim zalimliği ile mazlumda mazlumluğu ile kalıyor. Zira Hitler, Mussolini, Lenin ve bir çok zalim dünyada milyonlarca kişinin ölümüne sebep oldular. Fakat törenle defnedildiler. Eğer bu insanlar dünyada cezalandırılsalardı en fazla idam edilirlerdi. Oysa ölmekle milyonlarca can almalarına karşılık bir can veriyorlar. Tam adaletin olabilmesi için onlar yüzünden ölen insanlar kadar canları alınmalı , onlar yüzünden acı çeken insanlar kadar acı çekmelidirler. Fakat bu dünyada bu mümkün değildir. Acaba nihayetsiz adalet sahibi Allah buna izin verir mi? Tam adaletin sağlanması bu dünyada mümkün olmadığına göre mutlaka bir başka aleme bırakılıyor. Öyle ise ahret vardır. Hesap mutlaka olacaktır.

Bir ülkede hiç hapishane olmasa bir kimse, yönetime karşı devamlı saygısızlık yapsa, kanun ve nizama uymasa, başkalarına zarar verse, elbette sadece o adamı cezalandırmak için bir cezaevi yapılır. Aynen öyle de Allah’tan gelen nimetlere şükretmeyen hatta daha da ileri giderek gerçek nimet sahibini inkar eden nankörler için bir ceza yeri olacaktır. Madem bu dünyada böyle bir ceza yeri yok öyle ise mutlaka başka bir alemde olacaktır.

Allah bu dünyada isyan edenler veya itaat edenler diye kısımlara ayırmadan herkese nimet veriyor. Demek ki itaat edenleri mükafatlandıracağı isyan edenleri cezalandıracağı başka bir mekan var.

Seven sevdiğine mükafat vermek onu daima mutlu görmek ister. Ama biz biliyoruz ki, Allah’ın en sevgili kulu Hz. Muhammed’e (sallallâhu aleyhi ve sellem) Allah vardır deyip insanlara ahireti hatırlattığı için işkencenin akla hayale gelmeyeni tatbik edilmiş; buna karşılık Allah’ın nimetlerini yalanlayıp O’na isyan eden Ebu Cehil hayatını keyif ve eğlence ile geçirmiştir. Acaba Allah sadece İnsanlığın İftihar Tablosu için bir cennet ve Ebu Cehil için bir cehennem yaratmaz mı?

Bir kimyager büyük bir itina ve çalışma sonucu her yaprağı on milyon lira kıymetinde olan gayet güzel ve eşsiz çiçekler yapsa ve bunları âdi bir saman çöpüymüş gibi keçilere yedirse ne kadar abes olur. O halde, her bir organı milyarlarca liraya değişilmeyecek kadar kıymetli olan insanları, elbette ki Hakîm-i Zülkemâl olan Allah (C.C) sadece ve sadece toprak altındaki kurt ve böceklere yedirmek için yaratmamıştır.

İşte ahiret olmasa insanın âkıbeti ve sonu bu tarzda olur...

 

c. Rahim (sonsuz merhamet sahibi) ismi ahireti iktiza eder

Şefkati ile anayı yavrusuna hizmetçi eden, karıncadan file kadar her canlının münacatına cevap veren Allah, kâinatta en çok değer verdiği insanın ebediyet isteğini karşılıksız bırakır mı?

 

2-) Nübüvvet haşre dellallık eder

Evet ehl-i tahkikin ittifakı ile şakk-ı kamer ve parmaklarından su akması gibi bini aşkın mucizeden had ve hesaba gelmez peygamberlik delili ile muhbir-i sadık haber veriyor:

“Hazırlanınız, başka daimi bir memlekete gideceksiniz: Öyle bir memleket ki bu memleket ona nispeten bir zindan hükmündedir. Yüce yaratıcının fermanını dinleyip itaat ederseniz ihsanlara mazhar olacaksınız; yok isyan edip dinlemezseniz, müthiş zindanlara atılacaksınız.”

Mü’min kâfir O’nu tanıyan herkes tarafından Muhammedü’l-Emin olarak bilinen Allah Resûlü hayatında hiç yalan söylememiş. Geleceğe dair verdiği haberler bir bir çıkmıştır. Buna tarih şahittir. O’nun ahiretin varlığından bahsetmesi ahiretin olduğuna delil olarak yetmez mi?

İnsanlığın en seçkin simaları Peygamberlerdir. Zira onların yalan konuşabileceklerini düşünmek bile küfürdür. Çünkü onlar kötülüklere karşı Allah tarafından korunmaktadır. Evet Hz. Muhammed (aleyhisselam) başta olmak üzere Hz. İsa, Hz. Musa, Hz. Davud gibi Kur’an’da adı geçen peygamberler, yine Kur’an’da adı geçmese de gelmiş olduğu bildirilen 124.000 peygamber ahiret vardır diye haber vermişlerdir.

Ayrı ayrı yerlerde ayrı ayrı ayrı zamanlarda birbirlerinden haberdar olmaları imkansız olan sadık muhabirlerin bil-ittifak aynı hakikati haber vermeleri delil olarak yetmez mi?

 

3-) Kur’an Haşir vardır diyor

Kur’an ki “Bütün alimlerinizi, bütün ediplerinizi toplayın yine de Kur’ân’ın bir suresini meydana getiremezsiniz.” mealindeki ayetle kendisinin hak kelâmı olduğuna itiraz edenleri susturan ilahi hitapta tam yüzlerce defa ahiretten bahsedilmektedir. Evet şahit olarak yüksekler yükseğinden nüzul eden İlahi kanunlar mecmuası Kur’an yetmez mi?

 

4-) İnsandaki Ebediyet isteği ahiret vardır diyor

Nasıl ki meyve; ağaca, ayak izleri; bir canlıya, su; kaynağına delalet eder. Dar çerçeve içinde yaşayan insanın hiç ebedi varlık görmediği halde ebediyet istemesi ebedi bir mekana delalet eder.

Bir balinanın yüzdüğü suda suyun sığlığı nedeniyle sırtı görünse anlarız ki bu balık bu denizin balığı değil... Aynen öyle de insanın istekleri bu dünyada bitmiyor; öyle ise insanın gerçek mekanı burası değildir. Bütün isteklerine cevap verilecek bir alem vardır. Orası fani dünya hayatından sonra başlayacak baki ahiret hayatıdır.

 

5-) Tarih Ahiret var diyor

  • Firavunlar ölünce mezarlarına altın ve gümüş koyuyorlardı ve ölen her Firavun üzerinde yalvarış ifade eden dua kağıtları ile gömülürdü.
  • Zerdüştler ve Budistler de dünya dışında bir mekandan bahsedip insanları uyarmışlardır.
  • Bir çok düşünür ve ilim adamı ahiretin varlığından bahsetmiştir.
  • Yunanlıların ünlü tarihçisi Homeros ruhların öbür alemde barınakları olduğundan orada mutlu olacaklarından bahsetmiştir.
  • Pisagor insanların cismani ve ruhi hesap vereceklerinden bahsetmiştir.
  • Eflatun ahiretin varlığına verdiği Tabiat–Fazilet delilinde:

İnsan fazilet için yaratılmıştır dolayısıyla kötü hislerinden ayrılmalıdır. Ancak insanın dünyadaki bu mahrumiyetinin mutlaka başka bir alemde karşılığı olmalıdır. Diyerek ahirete işaret etmiştir.

  • Dekart gibi bir materyalist (maddeci) “içime doğanlar” adlı kitabında ruhların ölümsüzlüğünden bahsetmektedir.
  • Evet kimi Mısır’da , kimi Yunanistan’da, kimi Hindistan’da olan farklı zamanlarda birbirlerinden habersiz yaşamış bu insanların söz birliği etmişçesine ahiretin varlığına şahitlik etmeleri delil olarak yetmez mi?
  • Hukukta bir iddianın kabul edilebilmesi için güvenilir iki şahidin olması yeterlidir. Yukarıda gördüğünüz gibi bütün peygamberler bir çok düşünür ve tarihten günümüze İslam ve Hristiyanlık aleminin bütün din alimleri ahiret vardır demişler. Bir konu üzerinde bu kadar şahidin ittifak etmesi aklen, mantıken ve vicdanen doğruluğunu göstermez mi?
Author: Wise Institute - min read. - Post Date: 11/14/2022