Ehl-i Hadis’in Dirayetli Âlimi: İmam Begavî ve Mesabîhu’s-Sünne’si





Author: Recep ÇAKIR - min read. - Post Date: 04/01/2021
Clap

İslâmî ilimlere yaptığı hizmetler ve bu ilimlerdeki yetkinliğinden dolayı Beğavî, Muhyis’s-Sünne, Rukneddin, Zâhiruddin, Nasıru’l­hadis, Şeyhu’I-İslâm, Kudvetü’l-eimme, Kamiu’l-bid’a, İmamu’l-eimme gibi isim ve vasıflarla anılmıştır.

İmam Begavî’nin tam ismi, Hüseyin b. Mes’ud b. Muhammed İbnu’l-Ferra’dır. Künyesi Ebû Muhammed’dir. Begavî denmesinin sebebi Horasan’ın Bega ve Bağşur diye tanınan bir köyüne nispetten dolayıdır.1 Kendisi ulema arasında isminden ziyade Begavî nispeti ile tanınmıştır. Kürkçülük yapan babasına Ferra dendiği için İbnü’l-Ferrâ diye de bilinmektedir. Bu arada Begavî nispeti ile tanınan birçok âlim olduğunu da kaydedelim. Meselâ, Ebu’l-Ahvas Muhammed b. Rayyan el-Begavî (ö.227/841), Ebû Cafer Ahmed b. Menu el-Bağdadî (ö.244/858), fakih Ebû Yakup Yusuf b. İbrahim el-Begavî (ö.?), el-Mu’cemu’l-Kebir muellifi muhaddis Ebu’l-Kasım Abdullah b. Muhammed b. Abdülaziz el-Begavî (ö.317/929), muhaddis Ebû Said Muhammed b. Ali b. Ebû Salih el-Begavî (ö.488/1095) ilk akla gelenlerdir.2

Begavî’nin İslâmî ilimlere yaptığı hizmetler ve bu ilimlerdeki yetkinliğinden dolayı, Muhyis’s-Sünne, Rukneddin, Zâhiruddin, Nasıru’l­hadis, Şeyhu’I-İslâm, Kudvetü’l-eimme, Kamiu’l-bid’a, İmamu’l-eimme diye anılmıştır. Muhyi’s-Sünne diye meşhur olması ile ilgili şöyle bir olay nakledilir: “Begavî, Şerhu’s-Sünne adlı eserini telif ettikten sonra bir gece rüyasında Peygamber Efendimiz’i (sallallâhu aleyhi ve sellem) görür. Allah Resûlü, ona, ‘Sen, benim sünnetimi ihya ettin, Allah da seni ihya etsin!’ diye dua emiş. Sonra bu rüya ulema ve halk arasında yayılmış ve artık kendisine Muhyi’s-Sünne denilmiştir.”3

Begavî’nin doğduğu yer olan Bağşûr/Bega adındaki köy, mevki olarak Herat ile Merverrrûz arasında bir yerde bulunmaktadır.4 Ancak Merv ile Merverrûz birbirine yakın iki farklı şehirdir. Merv daha büyük olup, daha meşhur olmuş ve Selçuklu İmparatorluğuna başkentlik yapmış bir Horasan şehridir. Coğrafi konumu itibariyle de Merv, Murgap nehrinin aşağı kısmında, Merverrûz ise Murgap nehrinin yukarı kısmında Merv vadisinde kurulan güzel bir şehirdir. İkisinin arasındaki mesafe yaklaşık olarak 200 kilometredir.5

Begavî’nin doğum tarihi hakkında 436/1044 ve 433/1041 şeklinde iki farklı tarih ileri sürülmüş fakat birinci görüş biyografi yazarları tarafından daha çok tercih edilmiştir. 6

Begavî’nin çocukluğu, ilk tahsili ve gençliği hakkında kaynaklarda yeterli malumat bulunmamaktadır. O, seksene yakın hocadan ders almıştır. Hocalarının, onun yetişmesinde katkılarının olduğunda şüphe yoktur. Şafiî fıkhında mühim bir yeri olan Kadı Hüseyin b. Muhammed el-Merverrûzi’nin (ö.462/1070), Begavî’nin fıkıh sahasında söz sahibi olmasında önemli bir rolü olmuştur. O, yirmi yaşında (460/1067) iken Kadı Hüseyin’in ders halkasına katılmak için Bağşur’dan ayrılıp Merverruz’a gitmiş daha sonra da oraya yerleşmiştir. Kadı Hüseyin’in vefatına kadar ondan fıkıh ve hadis dersleri almıştır. Derslerdeki üstün başarısı ile Hocasının gözüne girmeyi başarmış, onun birinci asistanı olmuştur.7

Hocası Kadı Hüseyin’in derslerini bitirdikten sonra hadis ilmi ile yoğun bir şekilde ilgilenmiş, Horasan’ın Neysabur, Tus, Serahs, Dandanakan, Bûşenç, Herat gibi şehirlerine ilim yolculukları yapmıştır. Bu ilim yolculukları Horasan’ın dışına çıkmamıştır. Bu seyahatlerde Horasan’ın tanınmış müfessir, fakih ve muhaddislerinden tefsir, kıraat, hadis, hadis usûlü ve fıkıh usûlü dersleri almıştır.8 Ebû Ömer Abdülvâhid el-Melîhî, Ebu’l-Hasan Ali el-Cüveynî, Ebû Bekir Yakup es-Sayrafî bunların en meşhurlarıdır. Seyahatlerinden sonra Merverrûz’a yerleşmiş. Bir süre sonra Kadı Hüseyin’in vefatıyla birlikte Hocasının bıraktığı yerden ders okutmaya devam etmiştir. Ders okuttuğu dönemde önemli eserlerini kaleme almış; çok sayıda âlim yetiştirmiştir. Şerḥu’s-Sünne’nin râvisi Hafede diye tanınan Ebû Mansûr Muhammed el-Attârî, Ebu’l-Feth Muhammed el-Hemedânî, Ebu’l-Mekârim Fazlullah en-Nûganî gibi âlimler en tanınmış öğrencilerindendir. Hadise dair telif ettiği eserlerini de bu tarihlerde meydana getirmiştir.9

Begavî’nin ailesi hakkında, biyografi kitaplarında fazla bir bilgiye rastlanmamaktadır. Babasının kürkçü (ferra) olduğu bilnmektedir.10 Begavî’nin hanımı hakkında kısa bir anekdotu İbn Hallikan (ö.68Vl282), bize nakleder: “Begavî’nin hanımı kendisinden önce vefat edince yüklü bir miras bırakmış, fakat o, hanımından kalan mirastan hiçbir şey almamıştır.”11 Çocukları hakkında bir bilgi bulunmamakla birlikte künyesinin Ebû Muhammed olmasından hareketle Muhammed adında bir oğlunun olduğunu söylemek mümkündür.

Doğum tarihi 458/1066 olan Ebû Ali Hasan b. Mes’ud el-Begavî isminde bir kardeşi vardır. Begavî, bizzat kardeşinin Fıkıh ve Hadis hocalığını yapmıştır. Pek çok muhaddisten hadis rivayet eden Hasan b. Mes’ûd, aynı zamanda Şafiî mezhebinin fakihlerinden kabul edilmiştir. Hasan b. Mes’ud, İmam Begavî’den sonra 529/1135 senesinin Safer ayında yetmiş bir yaşında vefat etmiştir.12

Begavî’nin vefat tarihinde de farklı görüşler bulunmaktadır. İbn Hallikan (ö. 681/1282), bir rivayete gore, Begavî’nin 510/1117 senesinde, diger bir rivayete gore ise 516/1122 senesinde vefat ettigini söylemektedir.13 İbn Kesîr (ö. 774/1372), Sehavî (ö. 902/1496) ve Süyûtı (ö. 911/1505), Begavî’nin 510/1117 senesinde vefat ettiği konusunda hemfikirdirler. Zirikli, vefat tarihi hakkında 510/1117 senesi ile 516/1122 senesini vermektedir.14 Yakut el-Hamevî (ö. 626/1229), Zehebî (ö. 748/1347), Sübkî (ö. 711/1311), Kettânî (ö. 1345/1926) ve Ömer Rıza Kehhale gibi biyografi yazarları onun 516/1122 Şevval ayında Merverrûz’da vefat ettiğini belirtmektedirler.

Begavî’nin kabri Merverrûz’un Talikan kabristanında Hocası Kadı Hüseyin’in kabri ile yan yanadır.15

Begavî, ilim ile amel birlikteliğini şahsında temsil etmiş büyük bir âlimdir. O, selef-i salihinin yaşadığı hayatı kendine örnek alıp yaşamaya çalışmıştır. Biyografi yazarları, onu, rabbânî, vera sahibi, abid, zahid ve ihlaslı bir alim olarak nitelendirmişlerdir.16 O, giyiminde olduğu kadar yemesinde de oldukça sade bir tarzı tercih etmiş. Sade, gösterişsiz, ortalama halkın giydiği pahalı olmayan bir elbise giymiş.17Gençliği boyunca yiyecek olarak sadece kuru ekmekle yetinmiş fakat ihtiyarlayıp da vücudu zayıf düştüğünde ekmeğin yanına katık olarak zeytinyağı ve kuruüzümü eklemiştir.18 Uzun yıllar öğrencilerine tefsir, hadis fıkıh dersleri veren Begavî, bu derslerinde abdestli olmaya özen göstermiştir.

Muhyi’s-Sünne İmam Begavî, fikıhta Şafiî mezhebinden olup Şafiî fıkhının imamlarından sayılmıştır. Şafiî fikhına dair kaleme aldığı Fetava’l-Merverrûzî, Fetava’l-Begavî, Tehzîbu’l-Ahkâm, Şerhu Muhtasari’l-Müzenî, Tâcu’l-Arûs, Mezhebu’l-Hemmi ve’l-Bu’s, el-Kifaye fi’l-Fıkh adlı eserleri Şâfiî fıkhının itimat edilen fetva kitaplarından sayılmıştır. Zehebî’nin ifadesine göre Begavî, Şâfiî fıkhında içtihat seviyesine ulaşmış büyük imamlardandır.19 Şâfiî bir çevrede yetişmesi ve Şafiî fıkhına dair mühim eserler yazan bir müçtehid olması onu mezhep taassubuna sürüklememiştir. Kendi mezhebinin görüşü zayıf bir delile, diğer mezhebin görüşü kuvvetli bir delile dayanmakta ise kuvvetli olanı tercih etmekte tereddüt göstermemiştir. Başı meshetmenin miktarı hususunda Hanefi mezhebinin görüşünü tercih etmesini buna örnek gösterebiliriz.20Tenkit ettiği  fırka ve alimleri de insaf sınırlarında tenkit etmiştir.21

Begavî’nin itikattaki mezhebi, Şerhu’s-Sünne ve Meâlim’den de anlaşılacağı üzere ehl-i hadis (Selef) ve Eş’arî’dir. Allah’ın celle celâluhû) sıfatları hususunda ehl-i hadis metodunu, diğer hususlarda ise Eş’arî mezhebinin görüşlerini tercih etmiştir. Âyet ve hadislerde geçen yüz, el, nefis, göz, ayak, gelmek, gitmek, dünya semasma inmek, Arş’a istiva etmek, gülmek, sevinmek gibi Allah’ın (celle celâluhû) Zât’ına ait isim, fiil ve sıfatlarla ilgili hiçbir yorumda bulunmamış, bunlar ve benzerlerine böylece iman edip teşbih ve tevilden sakınmanın gerekli olduğunu ifade etmiştir. Kişinin cennetlik veya cehennemlik olması meselesinde selefin görüşünü tercih eder ve der ki: Selef-i salihin, hiç kimsenin kendisi veya bir başkası hakkında cennetlik ya da cehennemlik olduğuna dair hüküm veremeyecegi hususunda ittifak etmiştir. Begavî’nin eserleri, hadis, tefsir ve fıkıh alanındadır. Kelâm ve tasavvuf alanlarında müstakil bir eseri bulunmamaktadır.

 

Mesâbîhu’s-Sünne

Mesâbîhu’s-Sünne’nin Türkçe karşılığı Sünnetin Kandilleri’dir. Begavî, eserini güvenilir hadis kaynaklarından seçtiği hadislerden oluşturmuştur. Hadislerin senedindeki birinci ravisi hariç diğer ravileri kaldırmıştır. Eserini 28 bölüme (kitaba) ayırmıştır. Her kitabı da kendi içinde muhtelif konulara (baplara) ayırmıştır. Her konuyu (babı) da sıhah (sahih hadisler) ve hisan (hasen hadisler) diyerek iki bölüme ayırmıştır. Meselâ:

6-Kitabu’z-Zekât

1.Bab

Mine’s-sıhah (sahih hadisler).

Mine’l-hisan (hasen hadisler).

2.Babu ma tecibu’z-zekât

Mine’s-sıhah (sahih hadisler).

Mine’l-hisan (hasen hadisler).

….

Bazı hadislerin zayıf olduğunu belirtmiş, fakat münker ve mevzu rivayetlere yer vermediğini belirtmiştir. Brockelmann Mesabîhu’s-Sünne’yi anlatırken hadislerin sahih, hasen, zayıf ve garip diye üç bölüme ayrıldığını belirtirse de Mesâbîhu’s-Sünne okunduğunda bunun yanlış bir tespit olduğu görülür. Brockelmann, Begavî’nin İslâm dünyasındaki şöhretinin hadis derlemesi Mesâbîhü’s-Sünne’yle gerçekleştiğini de belirtir.22

Begavî, mukaddimede Mesâbîhu’s-Sünne hakkında bilgi verir: “Hadislerin senetleriyle okuyucuyu meşgul etmemek için -hadis imamlarının nakline güvenerek- onların senet zincirlerini almadım. Her konunun hadislerini sıhâh ve hisân diye ikiye ayrılmış bulacaksın. Sıhâh ile Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmail el-Buhârî ve Ebu’l-Hasan Müslim İbnu’l-Haccâc el-Kuşeyrî’nin el-Câmi’lerinde ya ikisinin birlikte ya da sadece birinin naklettiği hadisleri kastediyorum. Hisân ile Ebû Dâvûd Süleyman İbnu’l-Eş’as es-Sicistânî, Ebû İsâ Muhammed b. İsâ et-Tirmizî ve diğer hadis imamlarının kitaplarındaki hadisleri kastediyorum… Zayıf veya garîb olanlara mutlaka işaret ettim. Münker ve mevzû hadisleri almadım.”23

Begavî, Sahîhayn’dan (Buhârî ve Müslim) eserine aldığı hadislere sahih (2434 hadis), diğer hadis külliyatlarından aldıklarına hasen (2050 hadis) terimini kullanmıştır. Kütüb-i Sitte, Dârimî’nin es-Sünen’i, İmam Mâlik’in el-Muvaṭṭa’ı, İmam Şâfiî’nin el-Müsned’i, Dârakutnî’nin es-Sünen’i, Beyhakī’nin Şuabü’l-İman’ı ve Rezîn b. Muâviye es-Sarakustî’nin et-Tecrîd li’s-Sıḥâḥ ve’s-Sünen gibi eserleri Mesâbîhu’s-Sünne’nin kaynaklarını oluşturmaktadır.

Kâtip Çelebi’ye göre eser 4719 hadis ihtiva eden eser. Bunlardan 1051 hadisin Buharî ve Müslim’in ittifakla rivayet ettiği; 325’inin sadece Buhâri’nin rivayet ettiği; 875’inin sadece Müslim’in rivayet ettiği hadisler olduğunu belirtir. (Bunların toplamı 2251 yapmaktadır.) Geri kalan hadislerin diğer hadis kitaplarına ait olduğunu kaydeder.24

Mesâbîhu’s-Sünne, İslâm dünyasında büyük bir şöhret kazanmış ve üzerinde 30’dan fazla şerh ve tâlik vb. yazılmıştır.

Mesâbîhu’s-Sünne’deki hadislerin sahabî veya az da olsa tâbiînden olan râvisi dışında senet zincirlerinin terkedilmesi konusunda bir ilktir. Begavî, bu şekilde yaparak hadisin geniş halk kitleleri tarafından okunmasını sağlamayı hedeflemiştir. Bununla birlikte Begavî’nin Ṣaḥîḥayn hadisleri dışında kalan rivayetleri hasen olarak nitelemesi onu ehl-i hadis ulemasının eleştirilerine hedef yapmıştır. İbnü’s-Salâh ve İmam Nevevî, Sünen müelliflerinin eserlerinde hasen rivayetlerin dışında sahih ve zayıf hadislerin de bulunduğunu, dolayısıyla hasen betimlemesinin sakıncalarına dikkat çekmişlerdir.25 İbn Hacer el-Askalânî,26 Süyûtî ve Zeynüddin el-Irâkī gibi muhaddisler de bu bağlamda Begavî’yi eleştirmişlerdir. Muhyiddin el-Kâfiyeci ise bu eleştirilere katılmadığını belirtmiştir.27

Mesâbîhu’s-Sünne Bulak’ta (1294) ve Kahire’de (1318) Mişkâtü’l-Mesâbîh ile birlikte basılmıştır.

Mesâbîhu’s-Sünne Üzerine Yapılan Çalışmalar

a)Tahriç-Tahkik-Tâlik Çalışmaları

1-en-Nadü’s-Saî limâ U’türia aleyhi min Ehâdîsi’l-Mesâbî: Ebû Hafs Sirâcüddin Ömer b. Ali el-Kazvînî (ö. 750/1349), Mesâbih’te 18 hadisin mevzû olduğunu iddia etmiş. Bunun üzerine Ebû Saîd Salahaddin Halil b. Keykeldi b. Abdullah el-Alâî (ö. 761/1359) de en-Naḳdü’s-Saḥîḥ limâ U’türiḍa aleyhi min Eḥâdîsi’l-Mesâbîḥ adlı eseriyle cevap vermiştir. en-Naḳdü’s-Saḥîh, Mahmûd Saîd Memdûh’un editörlüğünde Dârü’l-İmam-ı Müslim tarafından 1990’da Beyrut’ta basılmıştır.

2-el-Ecvibe an Eâdîse Vaaat fî Mesâbîi’s-Sünne ve Vusifet bi’l-Vaz’: İbn Hacer el-Askalânî (ö. 852/1449), bu eserinde Mesâbih’te mevzu hadisler iddiasına cevap vermiştir. Nâsırüddin el-Elbânî ve Ali b. Abdülhamîd el-Halebî tarafından en-Naḳdü’s-Saḥîḥ, el-Ecvibe ve İbn Hacer’in Hidâyetü’r-Ruvât ilâ Taḫrîci Eḥâdîsi’l-Mesâbîh ve’l-Mişkât adlı eserleri üçü birlikte altı cilt halinde Kahire’de 1422/2001 yılında basılmıştır.

İbn Hacer’in el-Ecvibe an Eḥâdîse Vaḳaat fî Mesâbîḥi’s-Sünne ve Vusifet bi’l-Vaz’isimli eseri Musa Erkaya tarafından, Mesâbîhu’s-Sünne’nin Bazı Hadisleri Çerçevesinde Ömer el-Kazvînî’nin Risalesine İbn Hacer el-Askalânî’nin Cevapları, adıyla Türkçe çevirisi yapılarak yayımlanmıştır (Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2006, cilt: XI, sayı: 2, s. 95-108).

3- Keşfü’l-Menâhic ve’t-Tenâī fî Tarîci’l-Eâdîsi’l-Mesâbîh: İbn Hacer el-Askalânî’nin hocası Sadreddin Muhammed b. İbrâhim b. İshak es-Sülemî el-Münâvî (ö. 803/1401), Keşfü’l-Menâhic ve’t-Tenâḳīḥ fî Taḫrîci’l-Eḥâdîsi’l-Mesâbîh’inde (Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 1133; Millet Ktp., Feyzullah Efendi, nr. 286; Bursa Ulucami Ktp., nr. 734) Mesâbîh’teki hadisleri tahriç etmiştir. Bu eser Muhammed İshak Muhammed İbrahim’in tahkikiyle Beyrut’ta ed-Dârü’l-Arabiyye li’l-Mevsuat tarafından 2006/1427 yılında 5 cilt olarak basılmıştır.

4- Hidâyetü’r-Ruvât ilâ Tahrici Ehâdîsi’l-Mesabih ve’l-Mişkât: Bu eserde İbn Hacer el-Askalânî, hocası Münavî’nin Keşfü’l-Menâhic isimli eserinden de faydalanarak Mesâbîh ve Mişkât’ın tahrîcini yapmış, hadislerle ilgili tespit ve tashihlerde bulunmuştur. Nâsırüddin el-Elbânî ve Ali b. Abdülhamîd el-Halebî tarafından en-Naḳdü’s-Saḥîḥ, el-Ecvibe ve Hidâyetü’r-Ruvât üçü birlikte altı cilt halinde Kahire’de 2001/1422 yılında basılmıştır.

5-et-Tehârîc fî Fevâide Müteallika bi Ehâdîsi’l-Mesâbîh:

Ebu’t-Tahir Mecdüddin Muhammed b. Yakup b. Muhammed el-Fîrûzâbâdî’ye (ö. 817/1415) aittir.28

6-Mişkâtü’l-Mesâbîh: Mesâbîhu’s-Sünne üzerine yapılan en meşhur çalışma Hatîb et-Tebrîzî’nin (ö. 741/1340) Mişkâtü’l-Mesâbîh’idir. Hatîb et-Tebrîzî, eserinde Begavî’nin sahih ve hasen diye ikiye ayırdığı hadisleri yeniden düzenleyip ilâvelerde bulunmuş, onun hadisleri seçme şartlarını dikkate alarak esere üçüncü bir bölüm eklemiş, her bab başlığı altında el-faslu’l-evvel-el-faslu’sânî-el-faslu’s-sâlis üç bölüm hadis oluşmuştur. Tebrîzî, Mesâbîh müellifi Begavî’nin kapalı bıraktığı yerleri açıklamış ve hadislerin râvilerini zikretmiştir. Tebrîzî’nin eserin her üç bölümüne ilâve ettiği hadislerin toplam sayısı 1511’dir.29 Nasıruddin Elbânî’nin tahkikiyle üç ciltlik el-Mektebü’l-İslâmî 1985 yılı baskısında toplamda 6294 hadis vardır.

7-1407/1987 yılında Yusuf Abdurrahman el-Maraşlî, Muhammed Selim İbrahim ve Cemal Hamdi ez-Zehebî tarafından hadislerin kaynakları tahkik edilerek dört cilt halinde Beyrut’ta Dârü’l-Ma’rife tarafından basılmıştır. Bu baskıda 4931 hadis bulunmaktadır.

 

İhtisar Çalışmaları

1-Muhtasaru’l-Mesâbîh: Bu eser Ebu’n-Necib Abdülkahir b. Abdillah es-Sühreverdl’ye (ö. 563) aittir.30

Türkçe Tercümeleri

1-1080/1699 yılında yapılan Tercümetü Mesâbîhi’s-Sünne adlı tercüme (Süleymaniye Ktp., Çelebi Abdullah Efendi, no: 44) ile birlikte anılan Müntehabât-ı Mesâbîh Tercümesi (Süleymaniye Ktp., Hasan Hüsnü Paşa, no: 239) Sinâneddin Yusuf b. Hüsâmeddin el-Amâsî’ye aittir.

2-Müellifi bilinmeyen Tercüme-i Ba’zi’l-Ehâdîsi’ş-Şerîfe min Mesâbîhi’s-Sünne isimli kısmî tercüme.

 

Şerh Çalışmaları

1-Kitabü’l-Müyesser fî Şerhi Mesâbîhi’s-Sünne: Ebû Abdullah Fazlullah b. Hasan b. Hüseyin Türbuştî’ye (ö. 600) ait olan şerh, Abdülhamid Ahmed Yusuf Hindavi’nin tahkikiyle Mekke’de 2008/1429 senesinde Mektebetü Nizâr Mustafa el-Bâz tarafından dört cilt halinde basılmıştır.

2- Şeru Müşkilâti Kitâbi’l-Mesâbîh: Ebu’l-Ferec Muhammed b. Dâvûd b. Yusuf et-Tirmizî’ye ait olan bu eserde müellif anlaşılması zor olan yerleri açıklamıştır.31

3-Tuhfetü’l-Ebrâr Şerhu Mesâbîhi’s-Sünne li’l-İmam el-Begavî: Kadı Beyzâvî’nin (Nasıruddin Abdullah b. Ömer Muhammed) (ö. 685/1286) hadis şerhine dair eseridir. Dımaşk-Beyrut’ta 2012/1433 yılında Darü’n-Nevadir tarafından üç cilt halinde basılmıştır.

4-el-Mefâtîh fi Şerhi’l-Mesâbîh: Muzhirüddin el-Hüseyin b. Mahmud b. el-Hüseyin ez-Zeydânî el-Muzhirî’ye (ö. 727/1326) ait olan bu şerh Nureddin Talib’in tahkikiyle Dımaşk-Beyrut’ta Darü’n-Nevadir tarafından 2012/1433 yılında altı cilt halinde basılmıştır.

5-Zıyâu’l-Mesâbîh: Takiyyuddin Sübkî’ye (ö. 756/1355) ait olan bu şerhin yazma nüshası vardır. 32

6-et-Tenvîr fî Şerhi’l-Mesâbîh: İbn Muzaffer el-Halhâlî’ye (ö. 745/1344) ait olan bu şerhin yazma nüshası vardır.33

7-Şerhu Mesâbîhi’s-Sünne li İmam Begavî: Tireli Muhammed b. İzzeddin Abdüllatif b. Abdülaziz b. Emineddin b. Firişte İbn Melek’e (ö. 821/1418’den sonra) ait olan eser Nureddin Talib tahkikiyle Dımaşk-Beyrut’ta 2012/1433 yılında Darü’n-Nevadir tarafından altı cilt halinde basılmıştır.

8-et-Telvîh fî Şerhi’l-Mesâbîh: Eserin müellifi Ebu’l-Hasan Muhammed b. Muhammed Havranî (ö. 571), Gazzalî ile görüşüp Zemahşerî’den ders almış bir alimdir.34

9-Fevâidü’l-Kulûb fî Şerhi’l-Mesâbîh: Musa b. Affan b. Mürsel el-Aydınî (ö. 795’ten sonra) ait bir şerhtir.35

10-Şerhu’l-Mesâbîh (Kebîr-Evsat-Sağîr): Ali b. Abdillah b. Ahmed’e üç farklı şerhtir. Kâtip Çelebi, yazarın Mesâbîh’e Kebîr, Evsat ve Sağîr ismiyle üç farklı şerh yazdığını, bunlardan Evsat’ın yaygın olduğunu belirtmektedir. Evsat 650 senesinde tamamlanmıştır. Brockelmann. Berlin Kütüphanesi’nde 1289 numarada yazma nüshasının olduğunu kaydeder.

11-Şerhu’l-Mesâbîh li’l-Begavî: Kasım b. Kutluboğa (ö. 879/1474), Mesâbîh’in tek cildini şerhetmiştir.36

12-Ezhar Şerhu’l-Mesâbîh.37

13-Esmâu Ricâli’l-Mesâbîh: Mahmûd b. Ahmed b. Muhammed el-Fârisî’ye ait olan eseri Abdürrauf Zafer, İskoçya Glasgow Üniversitesi’nde doktora tezi olarak tahkik etmiştir.38

14-Tercemetü’s-Saabe Ruvâtü’l-Mesâbîh: Ebu’l-Vefa Muhammed Abdullah b. Muhammed el-Bahşî’inde isminden de anlaşıldığı üzere Mesâbîh’teki hadis râvileri hakkında bilgi vermiştir.39

 

Netice

İmam Begavi, Horasan’da yetişen Şâfiî fıkhının müçtehit seviyesindeki muhaddis, müfessir alimlerindendir. Ailesi hakkında çok az bilgi vardır. O, birçok alimden fıkıh-fıkıh usulü, hadis-hadis usûlü dersleri almış. Ders aldığı 80 civarındaki hocadan biri olan Kadı Hüseyin’in Begavî’nin yetişmesinde büyük önemi vardır. Hayatı boyunca züht hayatını tercih etmiş, zahid-abid bir alim olarak bilinmiştir. Begavî fıkıhta Şafiî, kelâmî konularda selef ve Eş’arî mezhebini tercih etmiştir. Uzun yıllar okuttuğu talebelerden birçok muhaddis ve fakih yetişmiştir.

Hadis metinlerinin halka ulaşması konusunda bir tıkanıklığın farkına varmış, ehl-i hadisin eleştirilerini de göğüsleyerek hadislerdeki senet zincirlerini kaldırmış, Mesabîhu’s-Sünne isimli eserini yazmıştır. Bu eser ulema ve halk tarafından asırlarca elden düşmeyen bir eser olmıuştur. Tespitlerimize göre üzerinde otuza yakın çalışma yapılmıştır. On dört şerh vb., bir ihtisar, yedi tahriç-tahkik-tâlik, iki Türkçe tercüme ile Mesâbîh üzerinde 24 çalışma yapılmıştır.

 

Dipnotlar

1 Hamevî, Mu’cemü’l-Buldân, 1/554; Sem’ânî, el-Ensâb, 1/374; İbn Hallikan, Vefeyât, 2/136-137.

2 Hamevî, Mu’cemü’l-Buldân, 1/374; Sem’ânî, el-Ensâb, 1/375-376.

3 Begavî, Meâlim’t-Tenzîl, 1/109; Hamevî, Mu’cemü’l-Buldân, 1554; İbn Hallikan, Vefeyât, 2/136-137.

4 Hamevî, Mu’cemü’l-Buldân, 1/554, 644; İbn Hallikan, Vefeyât, 2/136; Zehebî, Siyeru A’lâm, 19/442.

5 Hamevî, Mu’cemü’l-Buldân, 1/374; Sem’ânî, el-Ensâb, 374.

6 İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, 12/206; Ziriklî, el-A’lâm 2/259.

7 Zehebî, Siyeru A’lâm, 19/440; Sübkî, Tabakatü’ş-Şâfiiyye,7/75-76.

8 Begavî, el-Envâr (tahkik mukaddimesi), 1/57.

9 Zehebî, Siyeru A’lâm, 19/440; Sübkî, Tabakatü’ş-Şâfiiyye, 7/76; Davûdî, Ma’cemu’l-Müfessirîn, 1/161.

10 Begavî, Meâlim, 1/109; Hamevî, Mu’cemü’l-Buldân, 1/554; İbn Hallikan, Vefeyât, 2/136-137.

11 İbn Hallikan, Vefeyât, 2/137.

12 Zehebî, Siyeru A’lâm, 19/442; Sübkî, Tabakatü’ş-Şâfiiyye, 7/68.

13 İbn Hallikan, Vefeyât, 2/136-137.

14 İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, 12/206; Sehâvî, Fethu’l-Muğîs, 1/94.

15 İbn Hallikan, Veleyât, 2/136; Zehebî, el-İber 2/406; İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, 12/206; Sehâvî, Fethu’l-Muğîs, 1/94.

16 İbn Hallikan, Vefeyât, 2/136; Siyeru A’lâm, 19/441; Zehebî, Tezkiratü’l-Huffâz, s.457.

17 İbn Hallikan, Vefeyât, 2/137; Siyeru A’lâm, 19/441.

18 İbn Hallikan, Vefeyât, 2/137; Zehebî, Tezkiratü’l-Huffâz, 4/1258.

19 Zehebî, Tezkiratü’l-Huffâz, 4/1257; Zehebî, Siyeru A’lâm, 19/441; İsnevî, Tabakât, 1/206.

20 Begavî, Şerhu’s-Sünne, 1/301-302.

21 Bkz.: Begavî, Şerhu’s-Sünne, 8/169-294; İbn Hallikan, Vefeyât, 2/136; Zehebî, Tezkiratü’l-Huffâz, 4/1258.

22 Brockelmann, Begavî, İA, 2/449.

23 Begavî, Mesâbîhu’s-Sünne, 1/109-110.

24 Keşfu’z-Zunûn’da 4019 geçmekte (قيل عدد احاديثة أربعة آلاف وتسعة عشر حديثا) fakat bu bunun bir hata olduğunu söylemek mümkündür. (Kâtib Çelebi, Keşfü’z-Zunûn, 2/1698)

25 İbnü’s-Salâh, Ulûmü’l-Hadîs̱, s.34, Nevevî, et-Taḳrîb, 1/165.

26 İbn Hacer el-Askalânî, en-Nüket,1/445.

27 Muhyiddin el-Kâfiyeci, el-Muḫtaṣar, s. 114.

28 Kâtib Çelebi, Keşfü’z-Zünûn, 2/1699.

29 Ali el-Kārî, Mikâtü’l-Mefâtîh, (neşredenin girişi) 1/56.

30 Kâtib Çelebi, Keşfü’z-Zünûn, 2/1699.

31 İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, no: 1287.

32 Kâtib Çelebi, Keşfü’z-Zünûn, 2/1699.

33 Kâtib Çelebi, Keşfü’z-Zünûn, 2/1699.

34 İsmail Paşa Bağdâdî, Hediyyetü’l-Ârifîn, 6/98.

35 İsmail Paşa Bağdâdî, Hediyyetü’l-Ârifîn, 6/480.

36 Kâtib Çelebi, Keşfü’z-Zünûn, 2/1698; Çetinkaya, Ahmet, Kasım b. Kutluboğa ve Hadis İlmindeki Yeri, s.91.

37 Kâtib Çelebi, Keşfü’z-Zünûn, 2/1699.

38 Hatiboğlu, İbrahim, DİA, Mesabîh’s-Sünne maddesi.

39 Brockelmann, GAL Suppl., 1/621; Hatiboğlu, İbrahim, DİA, Mesabîh’s-Sünne maddesi.

Author: Recep ÇAKIR - min read. - Post Date: 04/01/2021