Namazı Bozan Durumlar -3
Yaranın üzerindeki sargının düşmesiyle namaz bozulur. Çünkü bununla önceki, abdesti bozucu durum ortaya çıkmış olur. Özürlünün namazı bozan bir sebepten kaynaklanan özrünün bitmiş olması ve kişinin –tam bir namaz vaktinin çıkması gibi- bunu bilmesi de namazı bozar. Kastî olarak abdesti bozmak da namazı bozar. Kasten olmayarak, kişinin iradesinin dışında bir şeyle bozulmuşsa, bu durumda namaz bozulmayıp bina gerekir. (Bina, namazda abdesti bozulan kişinin gidip abdest alıp gelmesi ve kaldığı yerden namaza devam etmesidir.) Kişinin kendi fiilinin dışında bir şeyle abdestinin bozulması namazı bozar. Ağaç altında namaz kılarken, meyvenin düşüp kişinin vücudunu kanatması gibi. Bayılma, delirme ve bir de bakmayla ya da yaslanarak uyuyan kişinin ihtilam olmasıyla meydana gelen cünüplük de namazı bozar. Kendisine ilgi duyulan bir kadının mahrem de olsa, zevce de olsa, yaşı geçmiş çirkin görünümlü ihtiyar kadın da olsa namazda topuğu ile erkekle aynı hizada yan yana bulunması (muhâzât) en sahih görüşe göre mutlak namazı bozar. Muhâzâtın süresi İmam Muhammed’e göre bir rüknün edası boyuncadır. İmam Ebu Yusuf’a göre ise bir rükün eda edecek kadar gerekli zamandır. Muhâzât, ima ile kılınan namazda da aynen geçerlidir. Mutlak namazdan maksat, rükusu ve secdesi olan namazdır. Dolayısıyla cenaze namazı bunun dışında kalmış olur. (Yani cenaze namazında kadınla erkek yan yana dursa, namaz bozulmaz.) Muhâzâtta, erkekle kadının aynı namazı kılıyor olması da şarttır. Bu da ya ikisinin de aynı imama uymuş olması ya da kadının erkek imama uyarak onunla aynı hizada bulunmasıyla gerçekleşir. Söz konusu namazın aynı mekanda kılınmış olması da şarttır. Hatta bu hükmen de olabilir. Şöyle ki; erkekle kadın aynı hizada olsalar fakat kadın erkeğin ayak hizasının altında ya da baş kısmının üstünde olsa bu da yine namazı bozar. Muhâzât için arada bir ziralık (60. cm) aralığın ya da adam sığacak kadar bir boşluğun bulunmaması gerekir. Muhâzât ile alakalı buraya kadar saydığımız durumlar erkeğin namazı açısından geçerlidir ve erkek kadına geri çekilmesi için işarette bulunmadıkça kadının namazı bozulmaz. Ancak erkek işarette bulunduğu halde kadın geriye çekilmezse, kadının namazı bozulur, erkeğinki bozulmaz. Bu pozisyonda erkeğin ileri çıkma zorunluluğu yoktur. Çünkü bu hareket namazda mekruhtur. Muhâzâtın dokuzuncu şartı da şudur: Erkek imamın kadın cemaate de niyet etmiş olması gerekir. Niyet etmemişse, kadın namazda sayılmayacağından namazın bozulması da söz konusu olmayacaktır. Namazı bozanlardan biri de, namazda abdesti bozulan kişinin (namaza kaldığı yerden devam etmek üzere abdest almak için de olsa) avret yerlerinin açılmasıdır. En sağlam görüş budur. (Bununla namazın bozulmayacağını söyleyenler de vardır.) İmamın arkasında namaz kılan birinin, imamdan başka birinin okuyuşunu açması (hata ettiği ya da tıkandığı yerde hatırlatması = feth) namazı bozar. Çünkü burada zorunlu olmaksızın bir öğretme söz konusudur. Ancak cemaatin, farz miktarı kıraati yapan ya da bir ayet okurken başka bir ayete geçen imamın okuyuşunu açması namazı bozmaz. Çünkü bunda hem imamın hem de kendisinin namazını düzeltme söz konusudur. Namazdayken başka bir namaza intikal niyetiyle alınan tekbir namazı bozar. Çünkü bu tekbirle kişi niyet ettiği namaza geçmiş ve bulunduğu namazı terk etmiş olur. Buraya kadar zikredilen namazı bozan hususların, son oturuşta teşehhüt miktarı oturmadan önce meydana gelmesi şartı vardır. Bu şartta ittifakla namaz bozulur. Ancak bunlar teşehhüt miktarı oturduktan sonra meydana gelirse tercih edilen görüşe göre namaz bozulmaz. Çünkü kişinin namazdan kendi fiiliyle çıkması İmam Ebu Hanife’ye farz olsa da tercih edilen görüşe göre vaciptir. Vacibin terkiyle de namaz bozulmaz.
الدرس الثاني والثمانون
ما يفسد الصلاة - 3
وسقوط الجبيرة عن بُرء، وزوال عذر المعذور، والحدث عمدا أو بصنع غيره، والإغماء، والجنون، والجنابة بنظر أو احتلام، ومحاذاة المشتهاة في صلاة مطلقة مشتركة تحريمه في مكان متحد بلا حائل ونوى إمامتها، وظهور عورة من سبقه الحدث، وفتحه على غير إمامه، والتكبير بنية الانتقال لصلاة أخرى غير صلاته. إذا حصلت هذه المذكورات قبل الجلوس الأخير مقدار التشهد.
"وسقوط الجبيرة عن برء" لظهور الحدث السابق "وزوال عذر المعذور" بناقض ويعلم زواله بخلو وقت كامل عنه. "والحدث عمدا" أي لا يسبقه لأنه به يبني "أو بصنع غيره" كوقوع ثمرة أدمته. "والإغماء والجنون والجنابة" الحاصلة "بنظر أو احتلام" نائم متمكن.
"ومحاذاة المشتهاة" بساقها وكعبها في الأصح ولو محرما له أو زوجة ولو ماضيا كعجوز شوهاء في أداء ركن عند محمد أو قدره عند أبي يوسف. "في صلاة" ولو بالإيماء، "مطلقة" فلا تبطل صلاة الجنازة إذ لا سجود لها، "مشتركة تحريمة" باقتدائهما بإمام أو اقتدائها به، "في مكان متحد" ولو حكما بقيامها على ما دون قامة، "بلا حائل" قدر ذراع أو فرجة تسع رجلا. ولم يشر إليها لتتأخر عنه فإن لم تتأخر بإشارته فسدت صلاتها لا صلاته ولا يكلف بالتقدم عنها لكراهته، "و" تاسع شروط المحاذاة المفسدة أن يكون الإمام قد "نوى إمامتها" فإن لم ينوها لا تكون في الصلاة فانتفت المحاذاة.
"و" يفسدها "ظهور عورة من سبقه الحدث" في ظاهر الرواية. "و" يفسدها "فتحه" أي المصلي "على غير إمامه" لتعليمه بلا ضرورة، وفتحه على إمامه جائز ولو قرأ المفروض أو انتقل لآية أخرى على الصحيح لإصلاح صلاتهما، "و" يفسدها "التكبير بنية الانتقال لصلاة أخرى غير صلاته" لتحصيل ما نواه وخروجِه عما كان فيه.
ثم قيد بطلان الصلاة فيما ذكره بما "إذا حصلت" واحدة من "هذه" الصور "المذكورات قبل الجلوس الأخير مقدار التشهد" فتبطل بالاتفاق. وأما إذا عرض المنافي قبل السلام بعد القعود قدر التشهد فالمختار صحة الصلاة، لأن الخروج منها بفعل المصلي واجب على الصحيح ليس فرضا.