Namazın Adabı
72. Ders Edep, Allah Resulü’nün devam değil de bazen ya da bir kaç defa yapmış olduğu fiillerdir. Rükû ve secdede tesbih sayılarının üçten fazla yapılması, sünnet olan kıraatin üzerine biraz daha ilave edilmesi gibi. Adâb, sünneti tamamlamak için konmuştur. Elbisesinin ya da omuzuna attığı giysisinin kolları ellerini kapatanların başlangıç tekbiri alırken ellerini elbisesinden çıkarması adaptandır. Çünkü bu tevazuya yorumlanmıştır. Ancak havanın soğuk olması gibi bir zaruret varsa ellerini çıkarmayabilirler. Kadın ise ellerini kaldırdığında kollarının da açılması ihtimaline binaen elleri elbisenin içinde olarak tekbir alabilir. Erkek olsun kadın olsun namaz kılanın ayaktayken secde mahalline bakması adabtandır. Çünkü bu, kişiyi huşûya (namazın huzuruna) mani olacak şeylere bakmaktan korur. Yine namaz kılan kişinin rükuda ayaklarına, secdede burnunun ucuna, otururken de kucağına bakması adaptandır. Bunu yaparken Allah Resulü’nün “Allah’ı görüyor gibi O’na kullukta bulun. Seni O’nu görmesen de O seni görüyor.” beyanını mülahazaya alarak yaptığından dolayı başka şeylerle meşgul olmamış olur. Selam verirken, ister aydınlık ister karanlık olsun omuzlara bakmak da adaptandır. Bu esnada kişi Allah’ın büyüklüğünü mülahazaya alır (düşünür). Namazı bozan şeylerden kaçınmak için, mümkün olduğunca öksürmemeye çalışmak da adaptandır. (Çünkü öksürürken, namaza uymayan sesler, harfler çıkar). Özürsüz yere öksürmek namazı bozar. Geğirmeyi de bu çerçevede değerlendirebiliriz. Namazda esnemesi gelen kişinin ağzını tutmaya çalışması da adaptandır. Buna gücü yetmezse elleriyle ya da elbisesiyle ağzını kapatır. Çünkü Allah Resulü şöyle buyurmuştur: “Namazda esnemek şeytandandır. Sizden biri namazda esnediğinde gücü yettiğince ağzını tutsun.” Müezzin ‘Hayyaalelfelâh = Haydi kurtuluşa’ derken, imam mihraba yakın ise cemaatin ayağa kalkması adaptandır. Çünkü bu ifade emir içerir. Emre ise icabet edilir. Eğer imam bu esnada mihrapta bulunmayıp uzakta duruyorsa, o mihraba yaklaştıkça cemaat saf saf ayağa kalkar. Bu konudaki en sağlam görüş budur. Müezzin ‘Kad kâmetissalâh = Namaz başladı’ derken, imamın tekbir alması adaptandır. Bu, İmam Azam ve İmam Muhammed’in görüşüdür. Ebu Yusuf ise, müezzin kameti bitirdikten sonra imamın namaza başlamasını tercih etmiştir. Bununla beraber, müezzin kameti tamamen bitirdikten sonra imamın namaza başlamasında bir beis olmadığı konusunda üç imam da ittifak halindedir.
الدرس الثاني والسبعون
آداب الصلاة
من آدابها إخراج الرجل كفيه من كميه عند التكبير، ونظر المصلي إلى موضع سجوده قائما، وإلى ظاهر القدم راكعا، وإلى أرنبة أنفه ساجدا، وإلى حجره جالسا، وإلى المنكبين مسلما. ودفع السُعال ما استطاع، وكظم فمه عند التثاؤب، والقيام حين قيل حي على الفلاح، وشروع الإمام عند قول المقيم قد قامت الصلاة.
الأدب: ما فعله الرسول صلى الله عليه وسلم مرة أو مرتين ولم يواظب عليه كزيادة التسبيحات في الركوع والسجود، والزيادة على القراءة المسنونة، وقد شرع لإكمال السنة.
فمنها "إخراج الرجل كفيه من كميه عند التكبير" للإحرام لقربه من التواضع إلا لضرورة كبرد. والمرأة تستر كفيها حذرا من كشف ذراعيها. "و" منها "نظر المصلي" سواء كان رجلا أو امرأة، "إلى موضع سجوده قائما" حفظا له عن النظر إلى ما يشغله عن الخشوع. "و" نظره "إلى ظاهر القدم راكعا وإلى أرنبة أنفه ساجدا وإلى حجره جالسا" ملاحظا قوله صلى الله عليه وسلم: "أعبد الله كأنك تراه فإن لم تكن تره فإنه يراك" فلا يشتغل بسواه. "و" منها نظره "إلى المنكبين مسلِّما" وإذا كان بصيرا أو في ظلمة، فيلاحظ عظمة الله تعالى.
"و" من الأدب "دفع السعال ما استطاع" تحرزا عن المفسد. فإنه إذا كان بغير عذر يفسد وكذا الجُشاء. "و" من الأدب "كظم فمه عند التثاؤب" فإن لم يقدر غَطَّاه بيده أو كمه، لقوله صلى الله عليه وسلم: "التثاؤب في الصلاة من الشيطان فإذا تثاءب أحدكم فليَكْظِم ما استطاع".
"و" من الأدب "القيام" أي قيام القوم والإمامُ إن كان حاضرا بقرب المحراب، "حين قيل حي على الفلاح" لأنه أمر به فيجاب. وإن لم يكن حاضرا يقوم كل صف حين ينتهي إليه الإمام في الأظهر. "و" من الأدب "شروع الإمام" إلى إحرامه "عند قول المقيم قد قامت الصلاة" عندهما. وقال أبو يوسف يشرع إذا فرغ من الإقامة، فلو أخر حتى يفرغ من الإقامة لا بأس به في قولهم جميعا.