Oruç'a geceden niyet
Geceden belirlenmesi ve niyet edilmesi gereken ve gerekmeyen oruçlar: Birinci kısım: Geceden belirlenip niyet edilmesi şart olmayan oruçlardır. Bunlar Ramazan’ın edası, vakti belirli adak oruçlar ve nafile oruçlardır. Oruç adamanın bir örneği şöyledir: Bu cumadan önceki Perşembe günü oruç tutmak Allah için üzerime şart olsun. Bu şekilde oruç adayan kişi, ister geceleyin isterse de gündüz ortasından biraz önceye kadar niyetini yapabilir. Bu şekildeki bir niyetle tutulan adak orucu, adak borcunu düşürür. Bu üç çeşit oruca geceden niyet etmek daha faziletlidir. Niyetin hakikati, kişinin, kalbiyle bir şeye azmederek yönelmesidir. Ramazan ayında da kişi, ertesi günkü oruca kalbiyle mutlaka niyetlenir. Bunun aksi çok nadir yaşanır. Dil ile niyet etmek şart değildir. Geceden niyet etmeyen kimsenin orucunun olmadığını ifade edenler, orucun kamil (ideal derecede) olmadığını ifade etmiş olmaktadırlar, yoksa onun iptal olduğunu kastetmemektedirler. Bundan dolayı, gündüz ortasından bir önceye kadar yapılan niyetlerle de bahsedilen oruçlar geçerlidir . Gün ortasından biraz öncesine kadar niyet edildiğinde, gündüzün çoğunluğu niyetli olarak geçirilmiş olmaktadır. Bu ise, o gündüzün tamamının oruçlu geçirildiği manasına gelir. Çünkü bir şeyin çoğu, o şeyin tamamı manasına gelmektedir. Tabi bu durum oruç için geçerli olsa da hac ve namaz için geçerli değildir. Çünkü hac ve namaz rükünlerden oluşur. Dolayısıyla niyetin başlangıçta yapılması gerekir ki, niyetsiz rükün olmasın. Niyetsiz rükünler yapıldığında o ibadetin tamamı geçersiz olur. Oruç ise, sabahtan akşama kadar oruç tutma şeklinde tek rükünden oluşan bir ibadettir. İçinde ayrı ayrı rükünler yoktur. Gündüzün çoğu niyetli geçirildiğinde de bu rükün yerine gelmiş olmaktadır. O yüzden İmam Muhammed’in el-Camiu’s-sağîr adlı eserinde geçen görüşe ittibaen gündüzün yarısından biraz öncesine kadar ifadesini kullandık ve en sahih kavlin bu olduğunu söyledik. Bununla Kuduri’nin ibaresindeki zahir manayı dışarıda bıraktık. (İmam Kuduri, gündüzün, fecrin değil güneşin doğuşundan itibaren başladığını belirtiyor). Gündüzün ortası, fecrin doğuşundan başlar, büyük duha vaktinden biraz öncesine kadar gider. Büyük duha vakti buna dahil değildir. Çünkü mutlak manada gündüz dendiğinde sözlükte, güneşin doğuşundan batışına kadarki süre kastedilir. Zeval ânı da bunun yarısıdır. Dolayısıyla zevalden biraz öncesindeki niyetle, sahih bir niyet yapılmış olmaz. Niyet, zevalden biraz önceki büyük duha vaktinden az daha önce yapılması gerekmektedir. Ramazan orucunun edası, vakti belli adak orucu ve nafile oruç, mutlak manada, herhangi bir oruca niyet etmekle tutulabilir. Çünkü Ramazan ayında başka bir oruç farz kılınmamıştır. Onun vakti bellidir. Adak orucu ise Allah’ın vacip kıldığı oruç gibi muteberdir, belirlenen günde tutulması gerekir. Yolcu ve hastalar için de aynı durumlar söz konusudur. Fahrul İslam Ali el-Pezdevi ile Şemsül eimme Halvanî ve bir grup ulemanın görüşü de bu yöndedir. Ancak nafilede durum farklıdır. Yolcu ve hasta nafile oruç tutarsa, bu onların yolun ve hastalığın meşakkatine katlanabileceklerini gösterir. Bu durumda nafileleri geçersiz olur ve o oruç Ramazan orucu yerine geçer. Ramazan orucunun edası, başka bir farz ya da vacip oruca niyet ederek de sahih olur. Bu hasta ve yolcu olmayan kişiler için de geçerlidir. Çünkü Ramazan orucunun vakti bellidir. Hata ile başka bir oruca niyetlenilse bile Ramazan yerine geçer. Ancak yolcu için durum farklıdır. O Ramazanda başka bir vacip oruca niyetlenirse o niyetlendiği oruç geçerli olur. Ebu Hanife’den bu şekilde rivayet edilmiştir. İmameyn (İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed) ise, bunun Ramazan orucu yerine geçtiğini söylemişlerdir. Hastanın Ramazan’da başka bir vacip oruç tuttuğunda bunun geçerli olup olmadığı konusunda ihtilaf edilmiştir. Hanefi alimlerden Hasan b. Ziyad, bunun niyet edilen oruç için geçerli olacağını söylemiş, Hidaye sahibi Merginani ile Buhara ulemasının çoğunluğu da bu görüşü tercih etmiştir. Çünkü hasta için Ramazan’da her zaman bir acziyet varsayılır. Bu acziyet devam ederken başka bir vacip tutabilir. Fahrul İslam Ali el-Pezdevi ve Şemsül Eimme el-Halvanî bunun Ramazan orucu olarak kabul edileceğini söylemiş, el-Burhan adlı eserde de en sağlam görüşün bu olduğu belirtilmiştir. Vakti belli olan adak orucu vaktinde başka bir vacip oruca niyetlenilirse bu niyet geçerli olur ve adak orucu borç olarak kalır ve daha sonra kazası tutulur. Bütün rivayetlerde bu böyle açıklanmıştır. Başka bir vacip oruç diye kayıtlı ifade kullandık, çünkü adak oruç tutacak kişi o gün nafileye niyet ederse, adak orucu yerine geçer. Tıpkı mutlak niyet ettiğinde bunun adak oruç yerine geçmesi gibi. İkinci kısım: Geceden belirlenmesi ve niyet edilmesi şart olan oruçlardır. Bunlar Ramazan’ın kazası, bozulan nafile orucun kazası, bütün türleriyle keffaret oruçları ve bir de mutlak adak orucudur. Keffaretlere örnek, yemin keffareti olarak tutalacak oruç ile temettu ve kıran haclarında işlenen cinayetlerden dolayı tutulması gereken oruçlardır. Mutlak adak orucu herhangi bir zamanla kayıtlanmamış oruçtur. Bu da ya bir şarta bağlı olur. Mesela, Allah hastama şifa verirse bir gün oruç tutmak Allah için üzerime vacip olsun demek gibi. Ya da herhangi bir şart koşmaksızın olur. Mesela, Allah için bir gün oruç tutmak üzerime vacip olsun demek gibi. Günü belli olmadığı için bu oruca geceden niyetlenilmesi ve hangi orucun tutulacağının bilinmesi gerekir.
الدرس السادس عشر
فصل فيما لا يشترط تبييت النية وتعيينها فيه وما يشترط فيه (2)
"أما القسم الذي لا يشترط فيه تعيين النية" لما يصومه "ولا تبييتها" أي: النية فيه "فهو: أداء رمضان و" أداء "النذر المعين زمانه"، كقوله: لله علي صوم يوم الخميس من هذه الجمعة. فإذا أطلق النية ليلته أو نهاره إلى ما قبل نصف النهار صح وخرج به من عهدة المنذور، "و" أداء "النفل فيصح" كل من هذه الثلاثة "بنية" معينة مبيتة "من الليل" وهو الأفضل.
وحقيقة النية قصده عازما بقلبه صوم َغد ولا يخلو مسلم عن هذا في ليالي شهر رمضان إلا ما ندر. وليس النطق باللسان شرطا. ونفي صيامِ من لم يبيِّت النية نفي كمال فتصح النية ولو نهارا.
"إلى ما قبل نصف النهار" لأن الشرط وجود النية في أكثر النهار احتياطا، وبه توجد في كله حكما للأكثر. وخص هذا بالصوم فخرج الحج والصلاة لأنهما أركان فيشترط قرانها بالابتداء، وإلا خلا بعض الأركان عنها، فلم يقع عبادة. والصوم ركن واحد وقد وجدت فيه. وإنما قلنا إلى ما قبل نصف النهار تبعا للجامع الصغير "على الأصح" احترازا عن ظاهر عبارة القدوري.
وإنما قال: "ونصف النهار من" ابتداء "طلوع الفجر إلى" قبيل "وقت الضحوة الكبرى" لا عندها، لأن النهار قد يطلق على ما عند طلوع الشمس إلى غروبها لغة، وعند الزوال نصفه، فيفوت شرط صحة النية بوجودها قبيل الزوال.
"ويصح أيضا" كلٌّ مِن أداء رمضان والنذر المعين والنفل "بمطلق النية" من غير تقييد بوصف للمعيارية. والنذر معتبر بإيجاب الله تعالى، "وبنية النفل" أيضا. "ولو كان" الذي نوى "مسافرا أو" كان "مريضا في الأصح" من الروايتين. وهو اختيار فخر الإسلام وشمس الأئمة وجمع. وتلغى زيادة النفلية لأنهما لما تحملا المشقة التَحقا بمن لا عذر له.
"ويصح أداء رمضان بنية واجب آخر" هذا "لمن كان صحيحا مقيما" لما أنه معيار فيصاب بالخطأ في الوصف كمطلق النية. "بخلاف المسافر فإنه" إذا نوى واجبا آخر "يقع عما نواه من" ذلك "الواجب"، روايةً واحدة عن أبي حنيفة، لأنه صرفه إلى ما عليه، وقالا يقع عن رمضان.
"واختلف الترجيح في" صوم "المريض إذا نوى واجبا آخر" بصومه "في شهر رمضان". روى الحسن أنه عما نوى، واختاره صاحب الهداية وأكثر مشايخ بخارى لعجزه المقدر. وقال فخر الإسلام وشمس الأئمة الصحيح أنه يقع صومه عن رمضان، وفي البرهان وهو الأصح.
"ولا يصح" أي لا يسقط "المنذور المعين زمانه" بصومه "بنية واجب غيره بل يقع عما نواه" الناذر "من الواجب" المغاير للمنذور في الروايات كلها. ويبقى المنذور بذمته فيقضيه. وقيدنا بواجب آخر لأنه لو نوى نفلا وقع عن المنذور المعين كإطلاق النية، "فيه" أي الزمن المعين.
"وأما القسم الثاني وهو ما يشترط له تعيين النية وتبييتها" ليتأدى به ويسقط عن المكلف. "فهو قضاء رمضان وقضاء ما أفسده من نفل وصوم الكفارات بأنواعها" ككفارة اليمين وصوم التمتع والقران. "والنذر المطلق" عن تقييده بزمان، وهو إما معلقٌ بشرط ووجد "كقوله: إن شفى الله مريضي فعلي صوم يوم فحصل الشفاء" أو مطلقٌ كقوله: لله علي صوم يوم. لأنها ليس لها وقت معين فلم تتأدى إلا بنية مخصوصة مبيَّتة.
[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]