Gençleri Anlamak!





Author: Dr. Adem AKINCI - min read. - Post Date: 01/01/2019
Clap

Ergenlik döneminde edinilen davranışlar, geçicidir. Ancak anne-babanın yanlış tutumları sebebi ile, çocuk, yanlış olan davranışı savunmaya kalkarsa, onu benimserse ve yanlış davranışlar etrafında birikmiş bir grup arkadaşları ile de desteklenir ise, işte o zaman problem başlar!..

Çocuk Eğitiminde Ergenlk Dönem : 14-21 Yaş 

Literatüre göre, ergenlik dönemi, insan bünyesindeki birtakım hormonların “salgılanmaya başlaması ile birlikte, çocuğun “ruhunda” ve “fizyolojisinde” hızlı değişiklikler yaşaması halidir.
Ergenlik dönemi, birdenbire başlamaz, çocuk önce bir “ön ergenlik” dönemine girer. Bu dönem, aşağı yukarı 9-10 yaşlarına denk gelir. Çocuklar bu dönemde “çocuksu yetişkin” görünümüne bürünürler, ama hâlâ çocuksu davranışlar sergilerler. Yani çocuklar görünüşte yetişkin, ruhlarında çocuk gibidirler. 

Ön ergenliğin hemen ardından çocuk, sarsılmaya başlar. Duygusal çalkantılar yaşar, neyi nasıl yapacağını şaşırır… Bünyesine ilk kez damlayan hormonların her bir damlası, ergen çocuğu şaşkına çevirir. Ergenliğin bu en sarsıcı dönemi, kız çocuklarında aşağı yukarı 11-13, erkek çocuklarda 12-14 yaşlarına denk gelir ve yaklaşık 21-22 yaş civarında dengeye girer. 

Ergenlik Nedir? Ne değildir? 

Ergenlik dönemi, çocuğun duygusal bir desteğe ihtiyaç duyduğu bir dönemdir. Çocukluğunu coşku ile, kısıtlanmadan özgürce, hatta şımartılarak geçirmesine müsade edilen çocuklar, ergenliklerine sükûnet içinde ve problemsiz olarak girerler.
Ergenlik dönemi, bizatihi kendi başına bir problem dönemi değildir. Tıpkı şeker hastalığı gibi… Şeker hastalığı, aslında tek başına, somut bir hastalık olmayıp, hastalık oluşması için müsait bir zemindir. Nasıl ki şeker hastalığında, birtakım şeylere dikkat edilmediğinde, vücudun değişik yerlerinde problemler oluştuğu gibi, ergenlik de –zira ergenlik dönemi tek başına bir problem dönemi değildir- dikkat edilmez ise, çocuğun kimliği ve kişiliği üzerinde birtakım derin izler bırakabildiği bir dönemdir. 

Ergenlik dönemi, bir arınma bir ruhsal temizlenme dönemidir. Çocukluk döneminde, aşağılanmış, suçlanmış, değersizlik yaşatılmış, eleştirilmiş olanlar, ergenlik dönemine geldiklerinde, bu dönemin hassasiyetleri ile çatışmacı bir yapıya bürünerek, iç birikintilerini temizlerler. Böylesi bir durum; denizin, içindeki çöpleri güçlü dalgalarla kıyıya atması ve kendisini temizlemesi gibidir. Eğer birey, ergenlik döneminde böylesi bir temizlenmeye girmezse yetişkinlik döneminde, çeşitli ruhsal hastalıklara yol açabilir. O nedenle, ebeveynler bu durumu bilmeli, ergenin olumsuz davranışlarını sükûnetle karşılamalı ve tepkilerden arındırma çabası içinde olmalıdır. 

Ergenlik döneminde, “ortamın” ve “rol-model”in önemi

Ergen çocuk, yeni ameliyattan çıkmış hastaya benzetilir. Her an mikrop kapabilir. O yüzden nasıl ki, ameliyattan çıkmış bir hastayı hijyenik bir ortamda tutmak gerekirse, ergen çocuk için de tıpkı böyle bir hijyenik ortama ihtiyacı vardır. Çünkü bu dönemde öocuk, her an mikrop kapabilir.
Siz ebeveyn olarak yıllarca emek sarf edersiniz, çocuğunuza kol kanat gerersiniz, yetiştirmeye çalışırsınız, iyi ve terbiyeli yetişsin diye para harcayıp özel okullara gönderirsiniz… Bir de bakarsınız ki – Allah göstermesin –ergenlik döneminde çocuk birilerinden bir hastalık bulaştırmıştır bünyesine… Örneğin tahmin edilmedik birisinin bir duruşuna, bir bakışına vurulur… Tıpkı onun gibi durmak, onun gibi karizmatik yürümek için kendi kılığını-kıyafetini bir anda değiştiriverir. Bunun yanı sıra ergen, çevresindeki arkadaşları ile sürekli etkileşim içinde olduğu için, arkadaşında gördüğü bir giysinin kendisinde de olmasını isteyebilir. 

Ergen çocuğu olan anne-babaları bekleyen en önemli tehlike, çocuklarının karşısına çıkacak olan “kötü örnek insan” ve “kötü ortamlar”dır. Ergenin kimliği henüz oturmamış olduğu için her an, her türlü yanlışı yapmaya müsaittir. Anne-babalar, çocuklarını, çocuksu masumiyet yıllarına göre değerlendirip: “Benim oğlum, mâşaallâh koç gibidir!.. Ona çok güvenirim, hiçbir yanlışı olmaz!. . ” diye düşünmemelidir. Çünkü ergen çocuk, bir gün öyle, bir gün böyledir. Anne-babalar, kimlerle komşuluk yaptığına, hangi film ve dizileri izlediğine, hangi tip insanların çocukları ile muhatap olduklarına hayatî derecede dikkat etmelidirler. Çünkü, ifade edildiği gibi, bu dönem, her an mikrop kapılmaya müsait çok hassas ve özel bir dönemdir. Mevlana’nın ifadesi ile, “Bülbül ile arkadaşlık yapan güle, ördek ile arkadaşlık yapan göle gider.” 

Çocuklar, aynı hassasiyetleri benimseyen iyi aile çocukları ile bir araya gelerek birbirlerinden güzel ahlâk kopyalarlar. Siz bu bir araya gelmelerin adına, ister “yaz okulu”, “Kur’ân kursu”, “kültürel aktiviteler” deyin, ister “sportif ve eğlence partileri” deyin, fark etmez. Ergen çocuğu olan anne-babalara, çocuklarını böylesi iyilik üzere çalışan kurum, kuruluş ve mekânlara göndermeleri ehemmiyetle tavsiye edilir. Bu olmadığı takdirde çocuklar ve ergenler için hazırlanmış tuzak mekânlara gitmeleri ve oralarda aidiyet ve kimlik bunalımına girmeleri kaçınılmazdır. 

Şu da bilinmelidir ki, ergenlik döneminde edinilen davranışlar, geçicidir. Ancak anne-babanın yanlış tutumları sebebi ile, çocuk, yanlış olan davranışı savunmaya kalkarsa, onu benimserse ve yanlış davranışlar etrafında birikmiş bir grup arkadaşları ile de desteklenir ise, İşte o zaman problem başlar!.. Bu sebeple anne-babalar, çocuklarının bu döneminde dışarıdan kapacakları mikrobik rahatsızlıklara karşı oldukça dikkat etmeli, çocuğun benimsediği birtakım davranış bozukluklarının aslında gelip geçici olduğunu düşünmelidirler. Böylesi kötü davranışlar edinmiş bir çocuğun, o davranışlardan vazgeçmesinin yolu, asla baskı ve yıldırma değildir. 

Bu Dönemin Sağlıklı Geçirilmesinde Aileler, Nelere Dikkat Etmelidirler?

1.Bu dönemin sağlıklı geçirilebilmesi için ilk ve temel şartı, ailenin bilinçli olmasıdır

Ergenlik döneminin özellikleri hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Çocuğun bu dönemde sosyal ve duygusal gelişim açısından sevilme, beğenilme, takdir edilme, başarılı olma, ait olma ihtiyaçlarının farkında olunmalıdır. İdeal modellerle tanıştırılması ve ahlâken mazbut arkadaşları ile birlikte olabilecekleri fiziki mekanları hazırlamanın önemini bilmelidir. Bunlarla birlikte anne-baba tarafından anlaşıldığı duygusu, ergene verilmelidir. Ergenliği yaşamış bir anne-baba olarak çocuklarının bu dönemde neler yaşadığını ve hissettiğini az-çok bilmesi ve çocuğunun yaşayacağı bu garip sürece de kendisini önceden hazırlaması gerekir. O nedenle, sağlıklı çocuk yetiştirme konusunda yeterli bilgiye sahip ailelerde yetişen ergenler çok şanslıdır denebilir.Bu ailelerde rol paylaşımı vardır. Aile üyelerinin uyacağı kurallar ve sınırları bellidir. Ailede disiplin vardır ama otoriterlik yoktur. Anne-baba ve çocuklar arasında bağlılık vardır ama bağımlılık yoktur. Aile üyeleri birbirine saygı duyar ve bireysel gelişmeleri destekler. 

2.Bütün anne-babaların, ergen çocuk ile mücadeleye girmemesi gerektiğini çok iyi bilmesi gerekir

Anne-babalar, çocuğun bir kimlik arayışı içinde oyduğunu, fırtınalı bir dönemden geçtiğini, seçim ve tercihlerinin sık değiştiğini; doğru yönlendirildiğinde, sabır ve anlayışla karşılandığı takdirde genelde 21 yaşından sonra bu fırtınalı donemin geçeceğini bilmelidir. En az zararla geçmesi için diyolok yolu seçilmesi gerektiğini, suçlama, eleştiri, nasihat, tehdit, baskı, korkutma ,sindirme gibi yöntemeler geri teptiğini ve isyana götürebildiğini bilmelidir. Herhangi bir tepkisel durumunda da kendisini savunmasına ve duygularını dile getirmesine izin verilmelidir. Anne-babalar, ergenin içinde bulunduğu çalkantılı dönemin doğası gereği her an için bir hata yapabileceğini kabul etmeli ve buna hazırlıklı olmalıdır. Ancak o zaman ergenle mücadeleye gerek kalmadan konuşma mümkün olabilir. Çünkü ergen çocuk ile mücadeleye girmiş olup da galibiyetle çıkan anne-baba yoktur… Zira çocuk, anne- babasına yenilse de bunun acısını başka bir zaman, başka bir konuda çıkartmaya hazır hâle gelecektir. 

3.Anne-babalar –aşağıda geleceği üzere- ergenlik döneminin özelliklerini dikkate almalı ve bunların ışığında pedagojik yaklaşımlar sergilemelidirler

“Ergen, bir iş yaparken akıl almaktan değil akıl vermekten hoşlanır”. İşte ergenin bu özelliği bilinmeli ve anne-baba için önemli bir ipucu olmalı şöyle ki: Ergenin “severek yapabilecegi, kendisi için anlamlı ama başkaları için de faydalı olan bir işi, bir projesi” olmalı. Bu projesi önemsenmeli, yapılmasında ona özgürlük verilmeli, güvenilmeli, anlatacağı her şey özenle dinlenilmeli ve desteklenmelidir.

4.Ergenin mutlak bir aktiviteye ihtiyacı vardır

Fiziksel bir eylemin içinde olmayan ergenler, olumsuz duygularını yönetmekte zorlanırlar. Tatil zamanlarında hem yeteneklerinin gelişmesi için, hem yönetemediği belli duygulara yoğunlaşmaması için okçuluk, binicilik, eskrim gibi hem estetik kazandırıcı hem dikkati geliştirici sportif aktivitelere, ruha esenlik veren müzikal öğrenimlere, kültürel faaliyetlere yönlendirilmelidirler.

5. Dışa dönük eylem planları hazırlanmalıdır

Çocuğun içe dönük eylemlere yoğunlaşması, örneğin internet, cep telefonu gibi teknolojiye yoğunlaşması duygularını yönetmesini zorlaştırır. O nedenle dışa dönük eylem planları hazırlanmalıdır. Haftalık aile toplantıları ihmal edilmemeli, aile çocukla yeterli ve kaliteli vakitler geçirmeli, ihtiyacı olan sevgi ve ilgiyi göstermelidir. Kaliteli zamandan kasıt, anne-babaların birbirleri ve çocukları ile birlikte geçirdikleri, herkesin bundan zevk aldıkları ve kendilerini mutlu hissettikleri zamandır. Birlikte bir pikniğe bir yemeğe gitmek, beraber bir geziye çıkmak, sosyal bir etkinliğe katılmak ve benzeri etkinlikler, süresi kısa ama kalitesi yüksek zamandır.

6. Ergenin bir yere aidiyet duyması, kendisini değerli hissetmesi

Duyguları yönetmede kullanılan “iradeyi” destekleyen en önemli duygu, “değerlilik hissi” idi. Ergenin bir yere aidiyet duyması ve kendini değerli hissetmesi, duygularını yönetmede çok etkili bir durumdur. Kendini değerli hisseden kişi, hoşa gitmeyen davranışlardan kendini alıkoyar. O nedenle ergen, aileden ve aidiyet hissettiği kurum ve şahıslardan değer görmesi yine bu dönemin arızasız atlatılmasına önemli bir vesiledir. “Ziyaretçiyi aziz tutan bekçisidir.” Şeklindeki bir Anadolu tabiri bunu güzel ifade eder.

7.Ergene karşı duygusal ve fiziksel şiddetten uzak durulmalıdır

Baskı, zorlama ve şiddet arttıkça olumsuz duygular güçlenir ve yönetilemez hâle gelir. Duygusal acı veren her türlü bilinçli eylemin şiddet olduğu bilinmeli ve hem duygusal hem de fiziksel şiddetten uzak durulmalıdır. Esnek, sabırlı ve sevgi dolu anne-babalar, bu dönemde en büyük rehberlerdir. Sevgi dolu bir bakış, güler yüz, tatlı bir kaç söz ve adam yerine konmak ergenin yegâne beklediğidir.

Author: Dr. Adem AKINCI - min read. - Post Date: 01/01/2019