Hadis-i Şeriflerde Hicret





Author: Wise Institute - min read. - Post Date: 11/07/2022
Clap

عَنْ اَميرِالْمُؤْمِنينَ عُمَرَ ابْنِ الْخَطّاَبِ رَضِي اللهُ عَنْهُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللّٰهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ و سَلَّمَ يَقُولُ: إِنَّمَا الْاَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ وَإِنَّمَا لِكُلِّ امْرِئٍ مَا نَوَى فَمَنْ كَانَتْ هِجْرَتُهُ إِلَى اللّٰهِ ورَسُولِهِ فَهِجْرَتُهُ إِلَى اللّٰهِ وَرَسُولِهِ، وَمَنْ كَانَتْ هِجْرَتُهُ إِلٰى دُنْيَا يُصيبُهَا أَوِ امْرَأَةٍ يَنْكِحُهَا فَهِجْرَتُهُ إِلٰى مَا هَاجَرَ إِلَيْهِ

Hz. Ömer radıyallahu anh demiştir ki:

Resûlullah’ı sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyururken işittim:

“Ameller (başka değil) ancak niyetlere göredir; herkesin niyeti ne ise eline geçecek odur. Kimin hicreti, Allah ve Resûlü (rızası ve hoşnutlukları) için ise onun hicreti Allah ve Resûlü’nedir. Kimin hicreti de elde etmeyi umduğu bir dünyalık veya nikâhlanmak istediği bir kadın için ise onun hicreti de hedeflediği şeyedir.” (Buhari, İman 41; Müslim, İmâre 155)

 

عَنْ عاَئِشَةَ رَضِي اللهُ عَنْهُمَا قَالَتْ: قَالَ النَّبِيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ و سَلَّمَ: لَا هِجْرَةَ بَعْدَ الْفَتْحِ وَلٰكِنْ جِهَادٌ وَنِيَّةٌ فَإِذَا اسْتُنْفِرْتُمْ فَانْفِرُوا

Hz. Âişe’den (radıyallahu anhâ) rivayet edildiğine göre,

Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Mekke fethinden sonra artık hicret yoktur; fakat cihat (Rabbimizin adını cihanın dört bir yanına duyurma, Allah ile kulları arasındaki engelleri ortadan kaldırma gayreti) ve niyet vardır. O halde (bu uğurda) bir nefer olmanız istendiğinde hiç tereddüt etmeden gerekeni yapın.” (Buhari, Cihâd 1; Müslim, Hac 445)

 

عَنْ أَبي بَكْرٍ الصِّدّيقِ رَضِي اللهُ عَنْهُ قَالَ: نَظَرْتُ إِلٰى أَقْدَامِ الْمُشْرِكينَ وَ نَحْنُ فِي الْغاَرِ وَهُمْ عَلٰى رُؤُوسِناَ فَقُلْتُ ياَ رَسُولَ اللّٰهِ لَوْ أَنَّ أَحَدَهُمْ نَظَرَ تَحْتَ قَدَمَيْهِ لَأَبْصَرَنَا فَقَالَ مَا ظَنُّكَ يَا أَبَا بَكْرٍ بِاثْنَيْنِ اَللَّهُ ثَالِثُهُمَا

Ebûbekir es-Sıddık radıyallahu anh demiştir ki:

Hicret yolculuğunda Resûlullah ile mağaradayken tepemizde dolaşıp duran müşriklerin ayaklarını gördüm ve

“Ey Allah’ın Resûlü, eğer şunlardan biri ayaklarının altına bakacak olsa mutlaka bizi görür!” dedim. Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“(Nusreti, yardımı ve hıfzıyla) Üçüncüleri Allah olan iki kişiyi sen ne zannediyor ve haklarında ne düşünüyorsun? (Hiç onlara bir kötülük dokunabilir mi?)” (Buhari, Tefsîru sûre 9/9; Fedâilu’l-Ashab 2; Müslim, Fedâilu’s-sahâbe 1)

 

 عَنْ مَعْقِلِ بْنِ يَسَارٍ رَضِي اللهُ عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ و سَلَّمَ: اَلْعِبَادَةُ فِي الْهَرْجِ كَهِجْرَةٍ إِلَيَّ

Ma’kil İbn Yesâr radıyallahu anh demiştir ki:

Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Kargaşa (fitne ve fesat) dönemlerinde ibadete ihtimam gösterip ibadetin hakkını vermek, bana hicret etmek gibidir.” (Müslim, Fiten 130)

 

عَنْ فَضَالَةَ بْن عُبَيْدٍ يَقُولُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ أَنَا زَعِيمٌ -وَالزَّعِيمُ الْحَمِيلُ- لِمَنْ آمَنَ بي وَأَسْلَمَ وَهَاجَرَ بِبَيْتٍ في رَبَضِ الْجَنَّةِ وَبِبَيْتٍ في وَسَطِ الْجَنَّةِ وَأَنَا زَعِيمٌ لِمَنْ آمَنَ بي وَأَسْلَمَ وَجَاهَدَ في سَبِيلِ اللهِ بِبَيْتٍ في رَبَضِ الْجَنَّةِ وَبِبَيْتٍ في وَسَطِ الْجَنَّةِ وَبِبَيْتٍ في أَعْلَى غُرَفِ الْجَنَّةِ مَنْ فَعَلَ ذَلِكَ فَلَمْ يَدَعْ لِلْخَيْرِ مَطْلَبًا وَلاَ مِنَ الشَّرِّ مَهْرَبًا يَمُوتُ حَيْثُ شَاءَ أَنْ يَمُوتَ

Fedâle b. Ubeyd (ra) der ki:

Resûlullah’ı (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyururken işittim:

“Bana iman edip Müslüman olan ve hicret edene cennetin kıyılarından ve ortasından birer ev verileceğine kefil(iniz) benim. Ve yine, bana inanıp Müslüman olan ve cihad edene de cennetin kıyılarından ve ortasından ve cennetin en üst derecesinden birer köşk verileceğine ben kefilim. Kim böyle yaparsa elde etmedik bir hayır, kaçınmadık bir şer de bırakmamış sayılır. Nerede ölürse ölsün fark etmez.” (Nesâî, Cihâd 19)

 

عَنْ عَبْدِ اللهِ بْنِ عَمْرٍو رضى الله عنهما عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ: الْمُسْلِمُ مَنْ سَلِمَ الْمُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ، وَالْمُهَاجِرُ مَنْ هَجَرَ مَا نَهَى اللهُ عَنْهُ

Abdullah b. Amr’dan (ra) nakledildiğine göre,

Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur:

“Müslüman, elinden ve dilinden Müslümanların emin olduğu kimsedir. Muhacir de Allah’ın yasakladıklarını terk eden, onlardan uzak duran kimsedir.” (Buhârî, İman 4)

 

عَنْ مُعَاوِيَةَ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ: لاَ تَنْقَطِعُ الْهِجْرَةُ حَتَّى تَنْقَطِعَ التَّوْبَةُ وَلاَ تَنْقَطِعُ التَّوْبَةُ حَتَّى تَطْلُعَ الشَّمْسُ مِنْ مَغْرِبِهَا

Muâviye’den (r.a) nakledildiğine göre,

Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Tövbe (vakti) sona ermedikçe hicret (vakti) de sona ermez. Güneş battığı yerden doğmadıkça da tövbe sona ermez.” (Ebû Dâvûd, Cihâd 2)

 

Author: Wise Institute - min read. - Post Date: 11/07/2022