Namazın Mekruhları -5
88. DERS
NAMAZIN MEKRUHLARI – 5
Namazı, pis bir şeye yakın yerde kılmak mekruhtur. Çünkü, bir şeye yakın olan, o şeyin hükmünü alır. Biz Müslümanlar, pis şeylerden ve pis mekanlardan kaçınmakla emrolunduk.
Büyük-küçük tuvalet ve gaz atma ihtiyacı varken namaz kılmak da mekruhtur. Bu, namazdan önce değil de namaz esnasında meydana gelse de böyledir. Bu hükmün sebebi Allah Resulü’nün şu beyanıdır: “Allah’a ve ahiret gününe inanan bir insanın sıkışık vaziyetteyken, rahatlamadıkça namaz kılması helal olmaz.” Ancak vakti ya da cemaati kaçırma tehlikesi varsa, bu vaziyette namaz kılınabilir. Çünkü namazı vaktinden sonraya bırakmak haram, cemaatle namaz kılmak da vacip ya da sünnet-i müekkededir. Vakti ya da cemaati kaçırma tehlikesi yoksa, bu hallerde namazı yarıda bırakmak menduptur. Hadiste Allah Resulü’nün “helal değildir” buyurması, namazı kamil eda edebilmek için böyle durumlarda namazı yarıda kesmenin vacip olduğunu gösterir.
İş erbabının, pisliklerden koruması mümkün olmayan iş elbiseleriyle namaz kılmaları mekruhtur.
Tevazu ve yakarış görüntüsü kazandırdığından dolayı değil de tembellik yaparak başı açık namaz kılmak mekruhtur. Çünkü bu, vakarın terk edilmesi demektir. Tecnîs adlı eserde, tevazu ve yakarış pozisyonu kazandırdığı için başı açık namaz kılmanın müstehap olduğu da ifade edilmiştir.
Canın istediği bir yemek hazırken namaz kılmak mekruh görülmüştür. Zira Allah Rasulü, “Yemek hazırken ve tuvalet ihtiyacı insanı sıkıştırmışken namaz kılınmaz.” buyurmuştur. Ebu Davud’da geçen “Namaz, ne yemek ne de başka bir şey için geciktirilmez.” hadisine gelince bu, namazın kendi vaktinde kılınmayıp sonraya bırakılmasıyla alakalıdır. Çünkü şu hadisin açık ifadeleri bize bunu göstermektedir: “Namaz vakti girdiği esnada akşam yemeği hazır olan kişi önce yemeğini yesin, sonra namazını kılsın.” (Buhari, Müslim). Efendimizin bu emrinin sebebi, zihnin yemekle meşgul olması neticesinde namazdaki huşûun kaybedilmemesidir.
Aynı şekilde, namazda huşûu ihlal edecek bir kısım süslerin ve oyun eğlence türünden daha başka şeylerin bulunması de mekruhtur. Bu sebeple, Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) namaza koşar gibi gelmekten nehyetmiştir. Tabi bu, Cuma namazına koşmayı emreden ayetteki koşma ile aynı şey değildir. Orada kastedilen, sekine ve vakar ile namaza gitmektir.
Ayetlerin ve tesbihlerin elle sayılması da mekruhtur. El ile kayıtlanması, İmam Azam’ın bunu mekruh görmesinden dolayıdır. İmam Ebu Yusuf ile İmam Muhammed ise parmaklarla namazda tesbihlerin sayılabileceğini söylemişlerdir. Yerinden kıpırdatmadan parmak uçlarıyla ya da kalpten geçirerek saymak ittifakla caizdir. Nitekim tesbih namazlarında saymanın bu şekilde yapılacağı, bilinen bir şeydir. Dil ile saymak ise ittifakla namazı bozar. Sahih olan görüşe göre, namaz dışında tesbihleri saymak caizdir.
Cemaatle namaz kılarken imamın bütün vücuduyla mihrapta bulunması mekruhtur. Mihrabın dışında durup secdeyi mihrapta yapması ise mekruh değildir. Buradaki kerahet ehl-i kitaba benzemekten kaynaklanır. Mekan darlığı varsa, kerahet ortadan kalkar.
İmamın tek başına 50-60 cm kadar cemaatten yukarıda durması ya da başka bir mekanda yine tek başına bulunması mekruhtur. İki pozisyon için de “tek başına” kaydı önemlidir. Zira ister yukarıda ister başka bir mekanda imamla beraber cematten biri daha olursa kerahet ortadan kalkar. Bu hüküm de konuyla alakalı varid olan hadislere dayanır.
Ön safta boşluk olduğu halde, arkada saf tutmak mekruhtur. Çünkü saftaki boşlukların kapatılması emredilmiştir. Ayrıca Allah Resulü’nün şu beyanı da konunun delilleri arasındadır: “Kim ön saftaki boşluğu bir doldurursa, ona on sevap yazılır, onun on günahı silinir, on derece de yükseltilir.”
الدرس الثامن والثمانون
مكروهات الصلاة -5
والصلاة قريبا من نجاسة، ومدافعا لأحد الأخبثين أو الريح، إلا إذا خاف فوت الوقت أو الجماعة، وإلا ندب قطعها، والصلاة في ثياب البِذلة ومكشوف الرأس إلا للتذلل والتضرع، وبحضرة طعام يميل إليه وما يشغل البال ويخل بالخشوع، وعد الآي والتسبيح باليد، وقيام الإمام في المحراب أو على مكان أو الأرض وحده، والقيام خلف صف فيه فرجة.
"و" أداء "الصلاة قريبا من نجاسة" لأن ما قرب من الشيء له حكمه، وقد أمرنا بتجنب النجاسات ومكانها. "ومدافعا لأحد الأخبثين" البول والغائط "أو الريح" ولو حدث فيها، لقوله صلى الله عليه وسلم: "لا يحل لأحد يؤمن بالله واليوم الآخر أن يصلي وهو حاقن حتى يتخفف" "إلا إذا خاف فوت الوقت أو" فوت "الجماعة" فحينئذ يصلي بتلك الحالة، لأن إخراج الصلاة عن وقتها حرام، والجماعة واجبة أو سنة مؤكدة. "وإلا" أي وإن لم يخف الفوت "ندب قطعها" وقضية قوله عليه الصلاة والسلام: "لا يحل"، وجوب القطع للإكمال.
"و" تكره "الصلاة في ثياب بِذْلة" بكسر الباء وسكون الذال المعجمة، ثوب لا يصان عن الدنس ممتهِن. "و" تكره وهو "مكشوف الرأس" تكاسلا، لترك الوقار، "لا للتذليل والتضرع". وقال في التجنيس : ويستحب له ذلك.
"و" تكره "بحضرة طعام يميل" طبعه "إليه" لقوله صلى الله عليه وسلم: "لا صلاة بحضرة طعام ولا هو يدافعه الأخبثان" رواه مسلم. وما في أبي داود "لا تؤخَّر الصلاةُ لطعام ولا لغيره" محمول على تأخيرها عن وقتها، لصريح قوله صلى الله عليه وسلم: "إذا وُضع عَشاءُ أحدكم وأقيمت الصلاة فابدؤوا بالعشاء ولا يعجل حتى يفرغ منه" رواه الشيخان. وإنما أمر بتقديمه لئلا يذهب الخشوع باشتغال فكره به. "و" تكره بحضرة كل "ما يشغل البال" كزينة "و" بحضرة ما "يخل بالخشوع" كلهو ولعب، ولذا نهى النبي صلى الله عليه وسلم عن الإتيان للصلاة سعيا بالهرولة ولم يكن ذلك مرادا بالأمر بالسعي للجمعة بل الذهاب والسكينة والوقار.
"و" كذا يكره "عد الآي" جمع الآية "و" عد "التسبيح"، وقوله "باليد" قيد لكراهة عد الآي والتسبيح عند أبي حنيفة رضي الله تعالى عنه خلافا لهما بأن يكون بقبض الأصابع، ولا يكره الغمز بالأنامل في موضعها ولا الإحصاء بالقلب اتفاقا كعدد تسبيحه في صلاة التسابيح وهي معلومة، وباللسان مفسد اتفاقا، ولا يكره خارج الصلاة في الصحيح.
"و" يكره "قيام الإمام" بجملته "في المحراب"، لا قيامه خارجه وسجوده فيه. والكراهة لاشتباه الحال على أهل الكتاب، وإذا ضاق المكان فلا كراهة. "أو" قيام الإمام "على مكان" بقدر ذراع على المعتمد، "أو" على "الأرض وحده" - قيد للمسألتين - فتنتفي الكراهة بقيام واحد معه، للنهي عنهما به ورد الأثر. "و" يكره القيام "خلف صف فيه فرجة" للأمر بسد فرجات الشيطان، ولقوله صلى الله عليه وسلم: "من سد فرجة من الصف كتب له عشر حسنات ومُحي عنه عشر سيئات ورُفع له عشرُ درجات".