Namazın Şartları ve Rükünleri -4
Tahrîmenin (aynı zamanda namazın) şartlarından biri de, onu kendisi işitecek şekilde sesli okumaktır. Dilsiz değilse insan bu şarttır. Ahras kişiye ise –sahih görüşe göre- dilini oynatması gerekmez. Ahrasın dışındakilerin ise, okuduklarını duymaları gerekir. Şemsüleimme Hulvanî’nin de dediği gibi en sahih görüş budur. Alimlerin çoğunluğuna göre ise sahih görüş, cehrî okumanın başkasının duyacağı kadar, gizli okumanın ise kendisi duyacağı kadar olmasıdır. Bilinmesi gerekir ki, kıraat dilin fiili olsa da bir kelamdan ibarettir. Kelam ise harflerden oluşur. Harfler ise sesle elde edilen bir keyfiyettir. Bu yüzden, ses olmaksızın harfleri doğru bir şekilde çıkarmak, harfe îmada bulunsa da ortada harf diye bir şey bulunmaz. Dolayısıyla ortada kelam diye bir şey de olmaz. İhlasa niyet, kalple alakalı bir ameldir. Bu yüzden niyet ederken konuşmak şart değildir. Nitekim niyetinde küfrü barındıran birinin, kafir olması için bu niyetini seslendirmesi gerekmemektedir. Rivayetlerin toplamına baktığımızda, bazıları niyeti dil ile telaffuz etmeyi mekruh görmüşlerdir. Çünkü İbn Ömer (r.a), niyeti dil ile yapan birini ikaz etmiştir. Diğer bazıları ise bunu mübah görmüşlerdir. Zira dil ile niyet, kalbin niyetini sağlamlaştırır ve bu konudaki vesveseyi keser. Bu görüşte olanlar İbn Ömer’in sahabiyi ikazını şöyle yorumlamışlardır: Onu, niyetini başkaları duyacak şekilde sesli yaptığı için ikaz etmiştir. Yoksa kendisi duyacak şekilde sesli yapsa bunda bir mahzur yoktur. Tahrimenin ve aynı zamanda namazın şartlarından biri de, cemaatin namaza niyet ederken imama uymaya da niyet etmesidir. İmama uymaya niyet neticesinde, imamın namazı bozulduğunda cemaatin de namazı bozulur. Çünkü imama uymanın tabiî yapısı bunu gerektirir. Bu yüzden bir kişi vaktin farzına ve imama uymaya niyet edebileceği gibi imamın kılacağı namaza başlamaya da niyet edebilir. Eğer sadece imama uymaya niyet eder de namaza niyet etmezse en sahih görüşe göre bu da caizdir. Çünkü bu durumda cemaat kendisini tamamen imama tabi kılmış olur. Ana cümlede, niyeti sadece cemaatin yapacağını söyleyerek kayıtlı konuştuk. Bunun sebebi, imamın erkek cemaate imamlık için niyet etmesinin şart olmamasıdır. Ancak kadın cemaat varsa, imam onlara imamlığa niyet etmesi gerekir. Başlangıç tekbirinin geçerli olması için gereken şartlardan biri de farz namaz kıldığının başlangıçta tayin edilmesidir. Buna göre mesela farza niyet etse ve başlasa, sonra farz kıldığını unutup nafile kıldığını düşünse ve namazı bu şekilde tamamlasa, namaz farz olarak geçerli olur ve üzerindeki farz borcunu düşürür. Bu arada, rekat sayısına niyet etmek şart değildir. Başlangıç tekbirinin ve namazın diğer bir şartı da vacibin tayin edilmesidir. Burada vacip kelimesi mutlak kullanılmıştır. Böylece bozulan nafilenin kazası, nezredilen namaz, vitir namazı, iki rekat tavaf namazı ve bayram namazlarının hepsi bu kapsama dahil olur. Nafile namazın niyette tayin edilmesi şart değildir. Sabah namazın sünneti gibi kuvvetli bir nafile de olsa bu böyledir. En sahih görüş bu şekildedir. Alimlerin geneline göre teravihin tayini de böyledir. Sahih olan budur. Ancak ihtiyat gereği teravihin tayini daha uygundur. Bu sebeple, teravih kılacak kişi ya teravih namazı diye ya da vaktin sünneti diye niyet eder.
الدرس التاسع والخمسون
شروط الصلاة وأركانها - 4
والنطق بالتحريمة بحيث يسمع نفسه على الأصح، ونية المتابعة للمقتدي، وتعيين الفرض وتعيين الواجب، ولا يشترط التعيين في النفل.
"و" الرابع منها "النطق بالتحريمة بحيث يسمع نفسه" بدون صَمَم، ولا يلزم الأخرسَ تحريكُ لسانه على الصحيح، وغيرَ الأخرس يشترط سماعه نطقَه، "على الأصح" كما قاله شمس الأئمة الحلواني. وأكثر المشايخ على أن الصحيح أن الجهر حقيقته أن يسمع غيره، والمخافتة أن يسمع نفسه. اعلم أن القراءة وإن كانت فعل اللسان هو كلام، والكلام بالحروف، والحرف كيفية تُعرض للصوت، فمجرد تصحيح الحروف بلا صوت إيماء إلى الحروف، لا حروف فلا كلام.
ومن متعلقات القلب النية للإخلاص، فلا يشترط لها النطق كالكفر بالنية. وفي مجمع الروايات التلفظ بالنية كرهه البعض لأن ابن عمر رضي الله عنه أدب من فعله. وأباحه البعض لما فيه من تحقيق عمل القلب وقطع الوسوسة. و ابن عمر رضي الله تعالى عنه إنما زجر من جهر به. فأما المخافتة به فلا بأس بها.
"و" الخامس منها "نية المتابعة" مع نية أصل الصلاة "للمقتدي". نية الاقتداء فلِما يلحقه من فساد صلاة إمامه لأنه بالالتزام، فينوي فرض الوقت والاقتداء بالإمام أو ينوي الشروع في صلاة الإمام. ولو نوى الاقتداء به لا غير والأصح أنه يجوز لأنه جعل نفسه تبعا للإمام مطلقا. وقيدنا بالمقتدي لأنه لا يشترط نية الإمامة للرجال بل للنساء.
"و" السادس من شروط صحة التحريمة "تعيين الفرض" في ابتداء الشروع حتى لو نوى فرضا وشرع فيه ثم نسي فظنه تطوعا فأتمه على ظنه فهو فرض مسقط. ولا يشترط نية عدد الركعات. "و" السابع منها "تعيين الواجب" أطلقه فشمل قضاء نفل أفسده والنذرَ والوترَ وركعتي الطواف والعيدين.
"ولا يشترط التعيين في النفل" ولو سنة الفجر في الأصح، وكذا التراويح عند عامة المشايخ وهو الصحيح والاحتياط التعيين، فينوي مراعيا صفتها بالتراويح أو سنة الوقت.