Orucu Bozan Durumlar
Orucu bozan ve hem kaza hem keffaret gerektiren bazı durumlar: “Ermeni” toprağı olarak isimlendirilen ve, ister alışkanlık haline gelmiş olsun ister olmasın, bu topraktan yemek orucu bozar. çünkü bu toprak tedavide kullanılmaktadır ve dolayısıyla da tam manasıyla orucu bozucu hüviyete sahiptir. Ermeni toprağının dışındaki toprakların yenmesi ise alışkanlık olup olmadığına bakılarak değerlendirilir. Mesela çocuğun toprak yeme alışkanlığı şeklinde bir alışkanlık varsa, böyle birinin orucu bozulur ve kaza ile keffaret gerekir. Fakat alışkanlık yoksa, kaza gerekse de keffaret gerekmez. Az miktarda tuz yemek de orucu bozar. Tercih edilen görüşe göre çok miktarda tuz yemek orucu bozmaz. Bu, ilm tahsil ederken sorulan sorulardan biridir. Hanımının ya da arkadaşının tükürüğünü yutan kimsenin de orucu bozulur. Çünkü bundan lezzet alır. Bu ikisinin dışındaki kişilerin tükürüklerinin yutulmasıyla sadece kaza gerekir, keffaret gerekmez. Çünkü başkalarının tükürüğünü yutmaktan tiksinti duyulur. Keffaret gerektiren durumlardan biri de şudur: Gıybet etme, hacamat yaptırma, şehvetle dokunma, öpme, meni gelmeyecek şekilde aşırı temasta bulunma, bıyıkları yağlama gibi hallerden sonra, oruç bozuldu zannıyla – ki, bu hallerin hiç biri orucu bozmaz – kasti olarak yemek içmek. Çünkü bu zannın dayandığı şerî bir delil yoktur. Bunun bir istisnası vardır: Böyle biri eğer bir fıkıh alimine sorarak aldığı cevaba ya da yorumunu tam bilemese de duyduğu bir hadisin zahirî manasına göre orucunu bozmuşsa, bu durumda keffaret gerekmez. Çünkü alınan fetva ve duyulan hadis, meseleyi şüpheli hale getirmiştir. Şüpheli bir meseleden dolayı da keffaret gerekmez. Hanefi alimlerinden Kemal b. Hümam, bu görüşü Bedaiu’s-sanâi’ adlı eserden naklen böyle demiştir. Metinde geçen ‘fakih’ten maksat, bir müçtehide tabi olan alimdir. Mesela Hanbelilere ve bazı ehl-i hadise (Hanefilerin dışındakiler) göre hacamat yaptırmak orucu bozar. Bu hükme göre hacamat yaptırdıktan sonra kastî olarak yiyen içen birine keffaret gerekmez. Böyle hareket edilmesinin sebebi şudur: Avamdan bir insanın yapması gereken şey, fetva ehli bir alimin görüşüne tâbi olmaktır. Fetva ile, fetvanın kendisinde şüphe olmasa da fetva verilen kişi hakkında bir şüphe ortaya çıkmış olur. Şüphe ile de keffaret sabit olmaz. el-Burhan adlı eserde de böyle geçmiştir. Mesela hacamat yaptıran ya da yapan kişi, Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) “Hacamat yapanın da yaptıranın da orucu bozulmuştur” şeklindeki hadisini işitse, sonra bu sözün kendi mezhebine göre yorumlarını bilmeden orucunu bozuldu zannetse ve yese, keffaret gerekmez. Çünkü, Peygamber Efendimiz’in sözü, bir fakihin sözünden aşağı olamaz. Fakih vermiş olduğu fetva, keffareti düşürüyorsa, Efendimizin beyanı öncelikli olarak keffareti düşürecektir. Ancak oruçlu kişi, bu hadisin ne manaya geldiğini biliyorsa, hacamat yaptırdıktan sonra kastî olarak yerse keffaret gerekir. Çünkü hadisin manasını bilmek, şüpheyi ortadan kaldırır. Şüphe kalkınca da keffarete hükmedilir.
الدرس العشرون
باب ما يفسد الصوم وتجب به الكفارة مع القضاء (2)
وأكل الطين الأرمني مطلقا والطين غير الأرمني كالطفل إن اعتاد أكله، والملح القليل في المختار، وابتلاع بزاق زوجته أو صديقه لا غيرهما. وأكله عمدا بعد غيبة أو بعد حِجامة أو بعد مس أو قبلة بشهوة أو بعد مضاجعة من غير إنزال أو بعد دهن شاربه ظانا أنه أفطر بذلك، إلا إذا أفتاه فقيه أو سمع الحديث ولم يعرف تأويله على المذهب، وإن عرف تأويله وجبت عليه الكفارة. وتجب الكفارة على من طاوعت مكرها.
"و" منه "أكل الطين الأرمني مطلقا" أي سواء اعتاد أكله أو لم يعتده. لأنه يؤكل للدواء فكان إفطارا كاملا. "و" منه أكل "الطين غير الأرمني ك" الطين المسمى ب "الطفل إن اعتاد أكله" لا على من لم يعتده. "و" منه أكل "قليل الملح" لا الكثير "في المختار". وإنه من الامتحانيات بالجواب.
"و" منه "ابتلاع بزاق زوجته أو" بزاق "صديقه" لأنه يتلذذ به، "لا" تلزمه الكفارة ببزاق "غيرهما" لأنه يعافه."و" مما يوجب الكفارة "أكله عمدا بعد غيبة أو" بعد "حجامة أو" أكله بعد "مس أو" أكله بعد "قبلة بشهوة" أو أكله "بعد مضاجعة" أو مباشرة فاحشة "من غير إنزال" ظانا أنه أفطر بالمس والقبلة لزمته الكفارة إلا إذا تأول حديثا أو استفتى فقيها فأفطر فلا كفارة عليه وإن أخطأ الفقيه ولم يثبت الحديث. لأن ظاهر الفتوى والحديث يصير شبهة، قاله الكمال عن البدائع."أو" أكله بعد "دهن شاربه ظانا أنه أفطر بذلك" لأنه معتمد ولم يستند ظنه إلى دليل شرعي فلزمته الكفارة.
"إلا إذا أفتاه فقيه" والمراد بالفقيه متبع لمجتهد، كالحنابلة وبعض أهل الحديث ممن يرى الحجامة مفطرة فلا كفارة عليه لأن الواجب على العامي الأخذُ بقول المفتي، فتصير الفتوى شبهة في حقه وإن كانت خطأ في حقها كذا في البرهان. "أو" إلا إذا "سمع" المحتجم أو الحاجم "الحديث" وهو قوله صلى الله عليه وسلم: "أفطر الحاجم والمحجوم"، "ولم يعرف تأويله على المذهب"، لأن قول الرسول لا يكون أدنى درجة من قول المفتي فهو أولى بإثبات العذر لمن لم يعرف التأويل. "و" لذا "إن عرف تأويله وجبت عليه الكفارة" لانتقاء الشبهة.