Abdest Suyunun Araştırılması, (Et-Teharri)
Çoğunun temiz olduğu bilinen su dolu kaplar birbirine karıştığında, kişi abdest almak ve içmek için bu kaplar üzerinde araştırma yapar. Eğer bunların çoğunun pis olduğu biliniyorsa sadece içmek için araştırma yapar, abdest almak için yapmaz. Aynı şekilde temizi pisi birbirine karışmış olan elbiseler varsa, çoğunluğu ister pis olsun ister temiz, kişi mutlaka bunlar üzerinde araştırma yapar. Açıklama Eğer çoğu temiz azı pis olan su kapları, kaynaşarak birleşerek değil de yan yana gelerek birbirine karışırsa, kişi abdest ve gusül almak için bunların temizini bulmaya çalışır. Burada ‘çoğu’ diyerek bir kayıt getirildi. Çünkü çoğu temiz olmayıp temiz ile pis birbirine eşit olsaydı, o zaman abdest alması uygun olmayacak, teyemmüm alması gerekecekti. Üç kişi, üç ayrı su dolu kova görseler. Bunların birinin kesin pis olduğunu bilerek araştırma yapsalar, neticede her biri ayrı ayrı kovalardan abdest alsalar, bunların (cemaat halinde değil) tek başlarına kıldıkları namazları geçerlidir. (Çünkü üçü de aynı şartlarda araştırma yapıp neticeye ulaşıyorlar. Dolayısıyla her birinin içtihadı da eşit durumdadır. İçtihatlar eşit olunca birbirlerine imamlık yapmaları uygun görülmüyor.) Aynı şekilde kişi, içmek için de çoğu temiz olan sular üzerinde araştırma yapar. Çünkü çoğunluk, hepsi hükmündedir. Bir şeyin çoğunluğu neyse, o şeyin tamamı hakkında çoğunluğun hükmü verilir. Tersinden düşünecek olursak, bir şeyin az kısmı ne ise, çoğunluk karşısında bu az kısım yok hükmündedir. Eğer yan yana gelerek birbirine karışmış olan şeylerin çoğu pis ise, abdest için değil de içmek için kişi araştırma yapmalıdır. Abdest için araştırma yapmamasının sebebi, bu suyun çoğunluğunun pis olması, dolayısıyla tamamı hakkında da pis hükmünün verilmesidir. Zira hüküm çoğunluğa göredir. Âlimlerin geneline göre böyle bir su dökülür. İmam Tahavî’ye göre ise birbirine karıştırılarak hayvanlara içirilir. Sonra bu kişi teyemmüm alır. Su kaplarında olduğu gibi, birbirine karışmış olan temiz ve pis elbiselerde de kişi araştırma yapar. Çoğunun temiz ya da pis olması fark etmez. Çünkü namazda avret mahallerinin örtülmesi konusunda elbisenin bir alternatifi yoktur. Oysa suyun alternatifi vardır ki o da teyemmümdür. O yüzden çoğu ya da yarısı pis olan sularda, abdest için araştırma yapmak gerekmez. Biri pis diğeri temiz olan iki elbise üzerinde araştırma yaparak önce biriyle sonra diğeriyle namaz kılsa, ikinci kıldığı namaz sahih olmaz. Çünkü bir içtihad, aynı şartlarda gerçekleşen ve ekstra bir delil bulunmayan benzer bir içtihatla bozulmaz. Kıblenin araştırılmasında durum biraz farklıdır. Çünkü kıblenin değişme ihtimali vardır. Zira o şeriat tarafından belirlenmiş bir durumdur. Elbisenin hangisinin pis olduğunu tespit ise maddi bir meseledir ve insan tarafından tespit edilir. Araştırma ile pis bir şey temiz hale gelmez. Dolayısıyla pis elbiseyle ya da pis sudan aldığı abdestle namaz kılan kişi, daha sonra bunu öğrenirse, namazını iade ya da kaza etmesi gerekir. Zaruret gereği temiz olduğuna karar verdiğimiz bir elbisenin daha sonra benzer bir içtihatla pis olduğuna hükmetmemiz caiz değildir. Pis olduğuna hükmettiğimiz elbiseyle kıldığımız bütün namazlar geçersiz, temiz olduğuna hükmettiğimiz elbiseyle kıldığımız bütün namazlar ise geçerlidir. Eğer bir şeyin helal ya da haram olduğu konusunda iki adil (dindar, dürüst, ahlaklı, bilgili) insandan iki ayrı rivayet gelse, yani haberler çelişse, mesela biri yenen etin helal yolla kesildiğini, diğeri ise haram olduğunu belirtse, etin haramlığına hükmedilir. Çünkü yapısı itibariyle temelde haram olmaya daha müsaittir ve haram kabul edilir. Helal olması için ekstra işlemlere gerek vardır. Besmele ile kesilmesi ve helal hayvanın eti olması gibi.. su konusunda böyle bir çelişki oluştuğunda ise suyun temizliğine hükmedilir. Zira su aslen temizdir. Burada bazı kaideleri hatırlamakta fayda vardır: “Asıl olan, bir şeyin olduğu hal üzere kalmasıdır.”, “Eskiden olan şey, olduğu şey üzere bırakılır.”, “Net bilgi şüphe ile zail olmaz, reddedilmez.” Bir örnek verelim: Mesela bir insan namaz kılacağı esnada abdestinin olup olmadığından şüphe etse, fakat en son hatırladığına göre abdestinin olduğunu, onu bozan herhangi bir şey hatırlamadığını söylese, onun abdestli olduğuna hükmedilir. Fakat en son hatırladığına göre abdestsiz olduğunu, sonra ise abdest aldığını hatırlamadığını söylese, onun abdestiz olduğuna hükmedilir. Demek ki şüphe durumunda bir şeyin en son hatırlanan hali geçerli oluyor, bir delil olmadıkça onun aksi söylenmiyor.